Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Furkan Sarıca

Furkan Sarıca
@YellowKing
How much can you really know about yourself,if you have never been in a fight?
Gemi ve Yat Ressamlığı
Üniversite
Yalova
16 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
"Hepimiz aynı televizyon programlarını izliyoruz, diyor dudak. Radyoda aynı şeyleri duyuyoruz, birbirimize aynı şeyleri söylüyoruz. Hayatın hiç sürprizi kalmadı. Hep aynı şeyler olup duruyor. Tekrarlar…Çok yakında aynı anda aynı şeyleri düşünmeye başlayacağız. Mükemmel bir uyum içinde olacağız. Senkronize. Birleşmiş. Eşit. Kati. Karıncalar gibi. Böcekler gibi. Koyunlar gibi."
Reklam
“Hayat, ölene kadar hissedilen zevklerden, çekilen acılar çıkarıldığı zaman geriye kalandır. Hayat=zevk-acı. Sonuç pozitifse yaşamışsındır hayatı. Negatifse ölmüşsündür doğduğun gün. Tabii bir de sıfır ihtimali var. Bu durumda ise zamanın yetmemiştir hayatı anlamaya. Erken ayrılmışsındır partiden, göremeden sonunu…”
Sayfa 423Kitabı okudu
“Sonra bir sürü hata yaptım. Yüzlerce. En küçüğünden en büyüğüne kadar. Birçok zaman teğet geçtim mutluluğa. Belki daha az düşünseydim, dokunabilirdim o sürekli duyguya ama mutluluğun, tatmin olmanın bir göz kırpması kadar kısa sürdüğünü anlamam zor olmadı. Uğruna hatalardan kaçınılacak bir bok değildi mutluluk!”
Sayfa 397Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Üçüncü Dünya ülkelerinde insanlar arabalarını, kamyonlarını boyarlar, üzerlerine resimler çizip, yazılar yazarlar. Çünkü Üçüncü Dünya ülkesi insanı bindiği makineyi icat etmemiştir. İcat etmediği için de yakın hissetmez kendini. Sahibi gibi görünmesi, karakter kazanıp kişileştirilmesi gerekir arabanın. Kullandığı her ithal makineye isim takıp sadece kendine has şekil ve yazılarla damgalaması, Üçüncü Dünya’nın asla yok olmayacağını gösterir. Birileri, sahip olduğu aleti boyamaktan vazgeçene kadar da yok olmaz!..”
Sayfa 129Kitabı okudu
“Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı’nın yüzü. Bilmiyorum… Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.”
Reklam
Türkiye’de rakıyı içerken, kadehi önce sofraya vurur sonra diğer kadehlerle tokuştururuz.’ Elinde kadehiyle sabırsızlık içinde açıklamanın bitmesini bekleyen Gerard sordu. ‘Neden?’ ‘İki nedeni vardır. Öncelikle sağlıklarına içtiğimiz ancak sofrada olmayan ve sevdiğimiz kişileri anmak için. İkinci nedense, rakının insanı konuşturmasından kaynaklanır. Kadeh sofraya vurulursa gizlilik yemini edilmiş demektir. O sofrada konuşulacak her konu o sofrada kalacak demektir. Rakı insanı soyar. Sarhoş, sofradan çıplak kalkandır. Ama sofranın adı rakı sofrasıdır. Yani çıplaklar kampı. Şerefinize!
Düşünceler mükemmel, ancak davranışlar kusurludur. Bir insanı sevdiğini düşünmek, ona bunu söylemek ve ardından sarılmakla anlatılamayacak kadar mükemmeldir.
Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.
"Mükemmeliyeti boşver. Her şey kusurludur. Her şeyin üzerinde çatlaklar vardır. Işık da bu çatlaklar ve kusurlar sayesinde görünür."
"Farkında olmadan hayatın arka sokaklarında kayboluveriyoruz."
Reklam
"Bir insanın doğasındaki en özgün şey genellikle en umutsuz olandır."
Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu ?
Eve gelirken on paket sigarayla bir deste kibrit aldı. Odasının ışığını yaktı. Elindekileri karyolanın altına, boş bavula koydu. Çevresine bakındı. Yoktu. Oturma odasını da aradı. Orada da yoktu. Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.
Geri14
73 öğeden 61 ile 73 arasındakiler gösteriliyor.