-İlk günler zorba,dört bir yana selamlar,gülümsemeler dağıtır,zorbanın tam tersi gibi gösterir kendini;yakınlarına ve halka bol bol umutlar verir,borçluları avutur,herkese,hele kendi adamlarına topraklar dağıtır,dünyanın en cömert,en tatlı adamı gibi görünür,değil mi?
-İlkin dış düşmanlarıyla uğraşır,kimiyle anlaşır,kimini yener,ama onlardan korkusu kalmayınca yeni savaşlar çıkarır ortaya,halkı hep buyruğu altında tutmak için.
-Hem de vergilerle fakirleşen yurttaşlar işten başkaldırmasın,kendine karşı ayaklanmasınlar diye.
-Birini tutup başa getirmek,onu besleyip şişirmek,halkın en eski adeti değil midir?
-İşte halkın tuttuğu bu koruyucu yok mu? Zorbalığın tohumlarını onda aramalı,başka yerde değil.
Bugün olan ise çok farklı bir şey.Kitlelerin zaferinin en ileri düzeye ulaştığı ülkelerin -bunlar Akdeniz ülkeleridir- kamusal yaşamını gözlemlersek,siyasal bakımdan o ülkelerdeki insanların günü birlik yaşadıklarını fark edip şaşarız.Son derece tuhaf bir olgudur bu.İktidar kitleleri temsil eden bir kişinin elinde toplanmıştır.Ve kitleler öylesine