Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım...
Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh’un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsın.
Murathan Mungan'ın okuduğum ilk kitabı oldu bu. Eğer benim gibiyseniz yazara başlamak için doğru bir eser olduğunu düşünmüyorum, ama genel olarak yazarın dilini akıcı bulduğumu söyleyebilirim.
Kitap iki bölümden oluşuyor: Birinci bölüm 3 farklı yer (dergi, gazete, fotoğraf albümü gibi) için belirli konular üzerine yazılmış denemeleri içeriyor. Konulardan iki tanesi benim pek ilgi alanım olmasa bile (Ezidiler, Murat Germen'in fotoğrafları ve 8 Mart Dünya kadınlar günü) daha önce dediğim gibi yazarın anlatım tarzı sıkılmamı engelledi okurken. İkinci bölüm ise yaptığı konuşmaların metine dökülmüş halinden oluşuyor. Bu kısım daha çok ilgimi çekti benim, nedeni ise konuların daha çok benlik olması. Genel olarak edebiyat ve diğer yazarlar, Türkçe gibi konular üzerine konuşmaları bulunuyor.
Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
“ Hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti.“
Murathan mungan'ın “yüksek topuklar” romanının açılış cümlesidir.Gözlem ve algı dünyamı ön plana çıkaran altı çizili satırlara sahip keyifli bir okuma olmuştu İkinci kitap olarak okumanızı öneririm 💐
“Ben,kelimelere çok inandığı için başkalarının yalan söyleyebileceğine de bir türlü inanmayanlardanım.
…”
syf:392