İstanbul'dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar da kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz... En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor? Kahve münakaşalarıyla zihnimizi inkişaf ettirdiğimizi sanmakla pek akıllıca bir iş yaptığımıza kani değilim... Bzi buraya asıl bağlayan bir alışkanlıktır... Biz burada maksatsız yaşamayı ve boş beyinle dolaşmayı tatlı bir meşgale haline getirmek yolunu keşfetmişiz... Hepimizi İstanbul'a bağlayan sadece bu...
"Ben fahrenheit 451 i yazmadım, O beni yazdı" diyor Bradbury. Hatta Montag'a kitabi kendisi icin yazdığından dolayı ona teşekkür bile ediyor.
Yeri geliyor insanların hayatı hızlı yaşayıp cimenlere, çiçeklere dikkat vermediklerinden yakınıyor yazar.
Yeri geliyor "Devleti ve bizi(itfaiyecileri) kandirabilecegini düşünen herhangi bir
İspanya'nın en eski ve en seçkin güvenlik kuvveti Guardia Real'in Ortaçağ'a dayanan katı bir geleneği vardır. Guardia Real,kraliyet ailesinin güvenliğini sağlamayı,kraliyet mülkünü ve onurunu korumayı Tanrı huzurundaki yeminli görevleri addeder.
Antolojiler birer seçkidir. Dolayısıyla her türlü eleştiriye açıktır. Fakat Ataol Behramoğlu ve Özdemir İnce'nin bu ortak çalışması; Kabartey Özerk Cumhuriyeti'nden Uruguay'a, Hindistan'dan Finlandiya'ya kadar toplam 103 ülkeden gayet geniş bir şair ve şiir yelpazesi sunuyor ki, bu bulunmaz bir nimet.
Uzun uzadıya bütün ülkeleri değerlendirip
Orijinal adıyla "Pride and Prejudice" olan ama öğrendiğim kadarıyla filmi çıktıktan sonra adı "Gurur ve Önyargı"dan "Aşk ve Gurur"a çevrilmiş.
Belki doğru belki değil, ancak kitap isimlerinin böyle değiştirilmesinden hiç hoşlanmıyorum.
Her neyse kitabın konusuna gelecek olursam, İngiltere'de küçük bir ailenin