Çocukların güzelliği neşe, kadınların güzelliği acı verir.
Sayfa 330 - İletişim Yayınları, 14. Baskı 2015, İstanbul.Kitabı okuyor
Doğurmamış kadınlar için de evlat acısı diye bir şey vardı. Çocuğuna dair anılarını değil hayallerini hatırlamaktan acı çekiyordu Mercan.
Reklam
Acı duygusu korkaktır, içimizdeki aşırı güçlü yaşam tutkusu karşısında ürker ve geri çekilir, o duygu ruhumuzdaki ölüm arzusundan çok daha güçlüdür.
İnsanların böbürlenerek, ruh, duygu, akıl diye adlandırdıkları, ıstırap dedikleri o madde, bir insanda ne kadar büyük ölçüde bulunursa bulunsun, acı çeken bir bedeni tamamen parçalayıp yok etmeye gücü yetmeyecek kadar zayıf, kudretsiz ve becerisksizmiş... Çünkü insan ölmüyor, yıldırım düşmüş bir ağaç gibi devrilmiyor, yaşadığı acı dolu anları anlatabiliyor ve kalbi gene çarpmaya, nabzı atmaya devam ediyor.
Çaresi olmayan hastalıkta acılar sona erer, İyileşme umuduyla duyulan acı beterini görüp diner . Yas tutmak gelmiş geçmiş yaramazlıklara , Yol açar kısa yoldan yeni mutsuzluklara . Kader alıp götürürse elde tutmadığımızı, Soğukkanlılık alaya alır kaderin zararını. Soyulduğunda gülen , hırsızdan bir şey çalar, Boş yere yere kederlenen , kendi kendini soyar.
Tasavvuf akideleri bilhassa ruh hastalarının işine pek gelir. Bir mürşide en yakınlarını peşkeş çekmekten duyulan acı keyifte bir nevi nefsine eza etmek zevki de vardır. Aynı zamanda yine cinsî ruh bozuklukları arasında yer alan "zillet ve sefilane itaat duygusu" tasavvuf edebiyatında mevcut ve tarikat şeyhlerinin işlerine geldiği için manaları değiştirilmiş nefis terbiyesi ve soyutlama şartlarına uyar. Mürşide körü körüne bağlanmak ve ne dilerse yapmak; yapmak suretiyle mertebeyi yükseltmek!
Sayfa 157 - İnkılap YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.