Ağır ağır ilerledigimiz bu serüvende Dune Çocukları ile nihayet gaza basıyoruz. İlk iki kitaba göre çok daha sürükleyici ve adrenalin dolu olan Dune Çocukları'na tek kelime ile bayıldım.
Asla bir karaktere bağlı kalamıyoruz, kalmaya kalkarsak da Frank Herbert onu elimizden acımasızca alıyor ya da o karakterin karanlık yanını çırılçıplak bir
Tanıştığım Budist biriyle birlikte artık Budizm'e merak saldım. Aslında arkadaşla konuşurken Budizm hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Arkadaşa bir çok soru sordum ve aldığım yanıtlar ilginçti, dikkatimi çok çekti. Ben Müslümanım ve dinimi elbette tutuyorum, ancak başka dinlere de bakmayı; nasıl olduğu hakkında bilgiler edinmeyi
"Biz Dünyalılar büyük ve güzel şeyleri yıkmak konusunda hünerliyizdir."
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 37. kitap oldu. Ray Bradbury'nin ise Fahreheit 451'den sonra okuduğum ikinci kitabıydı. Önümüzdeki günlerde Resimli Adam ve Yakma Zevki'ni de okuyarak sizlere yorumlamaya çalışacağım.
Mars Yıllıkları isimli bu
-Söyle, şeytan var mı yok mu?
-Ah tabi ki yok. Bunlar boş inançlar.
-Öyle mi? Emin misin bundan?
-Kesinlikle, akşam yemeğini nerede yiyeceğimden ne kadar eminsem bundan da o kadar eminim.
Şeytan bir kahkaha attı (tabi sinirinden). En sevmediği şey varlığının kabul edilmemesiydi ve ilk hamlesini yaptı; kafa kesmedi, racon kesti.
Komünizmde
" Yarın şu sahrada dökülecek kanın rengi de akışı da birbirinden farklı olmayacak. Yarın burada bir bedenin, bir bünyenin kendisiyle savaşı çıkacak. Sağ kol ile sol kolun , bir ayak ile ötekinin birbirine acımasızca saldırdığı görülecek. Şah olmuş yahut Sultan; sıfatların ne önemi var. Önemli olan isimdir. Hasan mı Hüseyin mi ? Selim mi