Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ağlamamak elde değil…
“ Ben sana yalnızca maddi servetimi verebildim, ama sen bana sonsuzluk servetini “
Sayfa 254 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
"Yine ağlarsın Zeynep. Elde değil ağlamamak. Bir insan soğan doğrarken, ne kadar ağlamamak istese yine de ağlar."
Sayfa 126 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Elbet bir gün düzelir her şey. İnsan sabırlı olmalı; evet ama ağlamamak elde değil düşündükçe…
Yine ağlarsın Zeynep, elde değil ağlamamak. Bir kadın, soğan doğrarken, ne kadar ağlamamak istese, yine de ağlar.
Sayfa 134Kitabı okudu
Ağlamamak Elde Değil
''Yardım" aşkıyla, giriş kapısının üstünü geniş bir örtü koyarlardı ... Bu tam anlamıyla ''yardım aşkına" yapılan bir uygulamaydı. Çünkü bu örtüden ev sahiplerinden çok, yağmurdan ve güneşten korumak isteyen yorgun insanlar yararlanırlardı. Caddeden gelip geçenler bu örtü altına sığınıp doludizgin yağmurdan, ya da yakıcı güneşten korunurlar, sonra da ev sahiplerine dualar ederek giderlerdi. .. Bazen ev sahipleri, kendi saçak altlarına sığınanları ''Tanrı misafiri" sayar, içeri buyur eder, karnını da doyurduktan sonra salardı. Tek cümle ile Osmanlı'da hayat "muavenet''ti (yardımlaşma).
Reklam
Yiaa ağlamamak elde değil..
Biliyor musun, secdeye gitmek sana yeni ve güzel bir şahsiyet vermiş. Camide safta durmak sana o kadar yakışmıştı ki, bunu sana anlatamam.
«Bu türlü nutukları kim söylerse söylesin, bundan son­ ra ağlamam» diyorsun. Yine ağlarsın Zeynep. El­de değil ağlamamak. Bir kadın, sovan doğrarken, ne kadar ağlamamak istese, yine de ağlar. Tabii üzüntüsünden ağlamıyor, sovanm acı, göz yakan kokusundan gözlerinden yaş geliyor.
"Yine ağlarsın Zeynep. Elde değil ağlamamak."
Sayfa 126Kitabı okudu
Ağlamamak Elde Değil
Hayat niçin bu kadar acımasız, bu kadar kör?Çocuk dünyaya geliyor, Aliman dünyayı terk ediyordu.Biri doğuyor, biri ölüyordu.
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.