Köroğlu yaşlanıp, delikli demir çıktı mertlik bozuldu, eğri kılıç kında paslanmalıdır, diyerek dağları bırakınca, insanlığa yaptığı iyiliklerden dolayı Kırk Ölmezler onu bulmuş, aralarına almışlar, Kırk Ölmezler Kırk Bir Ölmez olmuşlar. Kırat da, önce abıhayat içip ölümsüz olmuşmuş. Kırat gelmiş, Kırk Bir Ölmezlerin meclisinin kapısında durmuş. Kırk Bir Ölmezlerin başı, Körünoğlu, demiş, bu ağzı var dili yok hayvan insanları çok sevdi. Yoksulluğu lanetledi, böylelikle de ermişler mertebesine erişti, demiş. Onun değeri bizim gözümüzde insandan üstündür. Kıyamete kadar biz ona bakacağız, gelsin bizimle yaşasın, demiş.
İnsan dünyaya geldi geleli sorunlarla, kavgalarla, çatışmalarla iç içe yaşıyor. Aynı dili konuşuyoruz ama aynı frekansta değiliz. Bir türlü bitmek bilmeyen anlayışsızlıktan, hissedilmeyişten dert yanıyoruz. Hayatımıza yeni kişiler giriyor. Zamanla birbimizi tanıyor, iç dünyamızı açıyoruz. Sevgi, yakınlık, sıcaklık hasıl oluyor. Yerini
DİYARBEKİR KALESİNDEN NOTLAR VE ADİLOŞ BEBENİN NİNNİSİ
1.
Varamaz elim
Ayvasına, narına can dayanmazken,
Kırar boynumu yürürüm.
Kurdun, kuşun bileceği hal değil,
Sormayın hiç
Laaaaal...
Kara ferman çıkadursun yollara,
Yârin bahçesi târümar,
Kan eder perçem
Olancası bir tutam can,
Kadasına, belâsına sunduğum,
Ben öleydim loooy...
Elim boş,
Ayağım pusu.
Bir ben bileceğim oysa
Ne âfat sevdim.
Bir de ağzı var dili yok Diyarbekir Kalesi...
Bu ne acaip bilmece!
Ne gündüz biter, ne gece.
Kime söyleriz derdimizi;
Ne hekim anlar, ne hoca.
Kimi işinde gücünde,
Kiminin donu yok kıçında.
Ağız var, burun var, kulak var;
Gün Olur Asra Bedel/ Cengiz Aytmatov
Gün Olur Asra Bedel isminden de anlaşılacağı üzere sadece bir günü anlatıyor bir gün içinde bütün bir asrı anlatıyor. Ana karakterimiz Yedigey Cangeldin'in yaşadığı olaylar anlatılıyor. Yedigey bir aktarma istasyonunda çalışıyor. Yakın dosttu Kazangap'in ölüyor ve onun için bir cenaze töreni düzenliyor. Roman bu şekilde ilerliyor. Aytmatov edebiyatımıza kazandırdığı Mankurt kavramını da bu romanında bahsediyor. Kitapta insanların mankurtluktan kurtulmalarını istiyor. Ve birçok eski hikayeler ile karşımıza çıkıyor. "Bir mankurt ,kim olduğunu, Hangi soydan, hangi kabileden geldiğini anasını, babasını, çocukluğunu bilmezmiş. Insan olduğunu bile farkında değilmiş. Bilinci, benliği olmadığı için, efendisine büyük avantaj sağlarmış. Ağzı var,dili yok,itaatli bir hayvandan farksız kaçmayı düşünmeyen, Bu yüzden de hiç tehlike arz etmeyen bir köle imiş."