Ah tanrım! Gözyaşlarımı görüyorsun. Bizlere payımıza düşen acıyı verdin. Üzerine bir de bizlere işkence eden ve tesellimizi avucumuzdan alan, sana olan güvenimizi sarsan, merhametinden ve rahmetinden şüphe etmemize neden olan insanlar göndermesen olmaz mıydı? Her daim ihtiyacımız olan şifayı ya da gücü çevremizde ki her şey aracılığıyla bizlere veren sen değil misin? Varlığının yüceliğini bir türlü anlayamadığım tanrım, ruhum seninle doluyken neden bana yüz çevirdin? Beni yanına çağır! Daha fazla susma! Susuzlukla kavrulan ruhumun daha fazla gücü kalmadı. Hangi adam, hangi baba oğlunun kendisine aniden geri dönüp sarılarak, "Babacığım ben geri döndüm! Yolculuğumu yarıda kestiğim ve erken döndüğüm için bana kızma! Dünya her yerde aynı; bir emek ve acı, zevk ve ödül sahnesi ama tüm bunların ne yararı var? Ben sadece senin yanında mutluyum. Acımı da sevincimi de senin yanında yaşamam isterim." diyen evladına sırt çevirebilir? Sen yüce tanrım, Senin yanında olmak isteyen kulunu kovar mısın?
Sayfa 117Kitabı okudu
Hiçbir çıkış yolu yoktu. Ah anne ve babacığım, ah gençliğin uzak ve kutsal ateşi, ah yaşamımın binlerce sevinci, binlerce uğraş ve amacı! Bütün bunlardan kalan bir şey yoktu geride, pişmanlık bile yoktu. Tek kalan şey tiksinti ve acıydı. Bana öyle geldi ki, salt yaşama zorunluluğu bu saatteki kadar bana acı vermemişti.
Reklam
BABAM İÇİN Allahım!... İşte bugün, Şu zavallı ömrümün En matemli bir günü. Elim böğrümde kaldım, Ben bugün haber aldım: Babamın öldüğünü. Bitti hayatın tadı, Bu haber bırakmadı, Dudağımda tebessüm. Kalbim oyuldu yer yer, Aman Yarabbi, meğer Ne acıklı imiş ölüm. Daha birkaç gün evvel, Yüzümü okşayan el, Şimdi toprak oluyor. Kendi vücudum kadar Bana yakın olanlar, Birden, uzak oluyor. Ah Baba!.. Daha düne Kadar senin göğsüne Saklıyordum başımı. İnan babacığım, inan, Bu ateş, menba'ından Kuruttu gözyaşımı...
BABAM İÇİN Allahım!... İşte bugün, Şu zavallı ömrümün En matemli bir günü. Elim böğrümde kaldım, Ben bugün haber aldım:
Bir ekim akşamı, şöminenin başında sessiz sedasız koltuğunda otururken hayata veda etti. Evin çevresinde sert bir rüzgâr esti ve adeta kükreyerek bacadan içeri nüfuz etti. Sanki her an sert bir fırtına çıkacakmış gibi bir gürültü koptu fakat hava hiç soğuk değildi. Hatırlıyorum da efendim uykuya dalmadan hemen evvel usulca kızinın başını okşamış, "Ah, Cathyciğim, neden hep böyle akıllı uslu oturamazsın ki?" demişti. Cathy de başını kaldırıp babasına bakmış ve gülerek, "Neden sen de hep böyle iyi huylu bir adam olmazsın ki, babacığım?" diye karşılık vermişti. Ama babasının yine sinirlendiğini görünce hemen elini öpmüș ve "Sana ninni söyleyeyim," demişti.
"(Ah, baba... babacığım... Ne olur bir kere, bir kerecik olsun bana, yüzüme, sarı kanaryam deyiverseydin...)"
Sayfa 65 - Doğan Kitap, 66.BaskıKitabı okudu
Reklam
303 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.