Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ah babacığım, fırsat olmadı ki yakından bakayım. Anlattığım gibi beni görür görmez ürkek bir ceylan gibi kaçıverdi. Belki aysız bir gece gibi esmerdi, belki güneşli bir öğlen gibi sarışın, belki ikindi gibi kumraldı, belki gün batımı gibi kızıl. Belki servi gibi uzundu, belki gül fidanı gibi kısa. Belki saçları göz alabildiğine uzanan buğday tarlası gibi dümdüz, belki gümrah bir bağ gibi dalgalı, belki dökümlü yamaçlar gibi kıvrım kıvrım. Gözleri belki derin ormanlar gibi yeşil, belki kehribar gibi ela, belki bulutlu bir gökyüzü gibi gri, belki engin denizler gibi mavi, belki görkemli dağlar gibi kahverengi, belki kömür gibi kara. Ne önemi var ki kudretli babacığım, görünümü nasıl olursa olsun, şu bir hakikat ki, büyülü bir varlıktı o kız."
Geçen yıl bu zamanlar da.....
"Kaçış yok babacığım, kaçış yok! Herkes ölecek. Kim mâni olabilir ki buna? Dalgalar kükreyecek aldıkları emir üzerine. Toprağın altı da üstü gibi coşacak öfkeyle. Ölüm, ürkütücü bir hayal değil, gerçeğin ta kendisi. Eğer akıllıysan ölmeden önce hazırlık yap, ölümden sonraki pişmanlık fayda etmez. Ruhunu teslim ettiğin zaman canın önce ayrılık ve hasrete katlanacak. Ölü bedenin yıkama tahtası üzerine konacak, dostlar yıkamak için başına toplanacaklar. Kimsesiz insan, kabre vardığı ve o karanlık yere girdiği gece öldüğünü anlayacak. Can bedenden çıkıp gidince ah edecek. Sonra melekler gelip 'Allah'ın ve peygamberin kimdir?' diye soracaklar. Eğer iyi işlerin varsa bülbül gibi konuşursun ve kıyamet vaktine kadar zamanın mutlu geçer. Günahı çok olan kişilerin dilleri tutulur, cevap veremezler. İyi insanlara cennet kapıları açılır, burunlarına güzel kokular gelir. Hak ve adaletten ayrılma sakın. Sırat köprüsünden seni geçirecek olan odur!" diye bağırdı.
Derviş
Derviş
Reklam
ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
Tabut, köşe başını dolaşıncaya kadar aralıksız yaş akıtmakta olan gözlerimle takip eyledim. Ah babacığım!..
1552 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
58 günde okudu
Monte Cristo Kontu üzerine düşünsel çabalar...
*“Düşünceler ölmez efendim, bazen uykuya dalarlar ama uyumadan öncekinden daha güçlü bir şekilde uyanırlar. (s.130)”* 14 yıl suçsuz yere hüküm sürmüş ama neden suçlandığınızı bilmediğinizi düşünün. Ne hissederdiniz? Monte Kristo Kontu tam olarak bu konuya odaklanıyor. Romanın başkarakteri Edmond Dantes herkese güvenen, herkese iyi niyetle
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,8bin okunma
“‘Babacığım. dua ettiğinde tanrının tüm dileklerimizi yerine getirdiği doğru mu?’ Eğer doğruysa benim dua etmem gerek, diye düşündüm. Ah, bana sağlam bir irade bahşet. İnsanın doğasını anlamamı sağla. Bir insan, bir insanı ittiğinde günahkar olmuyor. Bana öfkenin maskesini bahşet. ‘Evet, öyle. Sana istediğini verir ama bana vereceğinden pek emin değilim.’”
Reklam
Ah baylar, kulak verin şu ihtiyara! İnsan için aile yaşamından daha değerli bir şey olamaz. Çevrenizdeki velvele öyle güzeldir ki, Tanrım o gürültü patırtı olmadan yapamıyorum. İnanın bizimkileri görmemeye bir dakika bile katlanamıyorum! Kızımın “Babacığım, canım babacığım!” demesini özledim. Oğlum da liseden gelecek... Altı aydır onu da görmüyorum. Yemin ederim bunları anlatacak söz bulamıyorum.
Sayfa 116Kitabı okudu
“Babacığım. Dua ettiğinde Tanrı’nın tüm dileklerimizi yerine getirdiği doğru mu?” Eğer doğruysa benim dua etmem gerek, diye düşündüm. Ah, bana sağlam bir irade bahşet. “İnsan”ın doğasını anlamamı sağla.
Ah tanrım! Gözyaşlarımı görüyorsun. Bizlere payımıza düşen acıyı verdin. Üzerine bir de bizlere işkence eden ve tesellimizi avucumuzdan alan, sana olan güvenimizi sarsan, merhametinden ve rahmetinden şüphe etmemize neden olan insanlar göndermesen olmaz mıydı? Her daim ihtiyacımız olan şifayı ya da gücü çevremizde ki her şey aracılığıyla bizlere veren sen değil misin? Varlığının yüceliğini bir türlü anlayamadığım tanrım, ruhum seninle doluyken neden bana yüz çevirdin? Beni yanına çağır! Daha fazla susma! Susuzlukla kavrulan ruhumun daha fazla gücü kalmadı. Hangi adam, hangi baba oğlunun kendisine aniden geri dönüp sarılarak, "Babacığım ben geri döndüm! Yolculuğumu yarıda kestiğim ve erken döndüğüm için bana kızma! Dünya her yerde aynı; bir emek ve acı, zevk ve ödül sahnesi ama tüm bunların ne yararı var? Ben sadece senin yanında mutluyum. Acımı da sevincimi de senin yanında yaşamam isterim." diyen evladına sırt çevirebilir? Sen yüce tanrım, Senin yanında olmak isteyen kulunu kovar mısın?
Sayfa 117Kitabı okudu
Hiçbir çıkış yolu yoktu. Ah anne ve babacığım, ah gençliğin uzak ve kutsal ateşi, ah yaşamımın binlerce sevinci, binlerce uğraş ve amacı! Bütün bunlardan kalan bir şey yoktu geride, pişmanlık bile yoktu. Tek kalan şey tiksinti ve acıydı. Bana öyle geldi ki, salt yaşama zorunluluğu bu saatteki kadar bana acı vermemişti.
Reklam
BABAM İÇİN Allahım!... İşte bugün, Şu zavallı ömrümün En matemli bir günü. Elim böğrümde kaldım, Ben bugün haber aldım: Babamın öldüğünü. Bitti hayatın tadı, Bu haber bırakmadı, Dudağımda tebessüm. Kalbim oyuldu yer yer, Aman Yarabbi, meğer Ne acıklı imiş ölüm. Daha birkaç gün evvel, Yüzümü okşayan el, Şimdi toprak oluyor. Kendi vücudum kadar Bana yakın olanlar, Birden, uzak oluyor. Ah Baba!.. Daha düne Kadar senin göğsüne Saklıyordum başımı. İnan babacığım, inan, Bu ateş, menba'ından Kuruttu gözyaşımı...
BABAM İÇİN Allahım!... İşte bugün, Şu zavallı ömrümün En matemli bir günü. Elim böğrümde kaldım, Ben bugün haber aldım:
Bir ekim akşamı, şöminenin başında sessiz sedasız koltuğunda otururken hayata veda etti. Evin çevresinde sert bir rüzgâr esti ve adeta kükreyerek bacadan içeri nüfuz etti. Sanki her an sert bir fırtına çıkacakmış gibi bir gürültü koptu fakat hava hiç soğuk değildi. Hatırlıyorum da efendim uykuya dalmadan hemen evvel usulca kızinın başını okşamış, "Ah, Cathyciğim, neden hep böyle akıllı uslu oturamazsın ki?" demişti. Cathy de başını kaldırıp babasına bakmış ve gülerek, "Neden sen de hep böyle iyi huylu bir adam olmazsın ki, babacığım?" diye karşılık vermişti. Ama babasının yine sinirlendiğini görünce hemen elini öpmüș ve "Sana ninni söyleyeyim," demişti.
"(Ah, baba... babacığım... Ne olur bir kere, bir kerecik olsun bana, yüzüme, sarı kanaryam deyiverseydin...)"
Sayfa 65 - Doğan Kitap, 66.BaskıKitabı okudu
490 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.