Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''İşte gece yeniden başlıyor... ufacık midemle yine yatağa aç gireceğim. Sorun değil, herkes benim gibi; bu korku tüten yerde, korkusuzların paylaştığı acı gerçek bu!.. Başımı yastığa yaslıyorum, farz et ki en iyi yerdeyim; yahut en kötü sonla karşılaşacak ve diğer insanları da buna itecek lanet bir suçluyum, umurunda mı hayatım? Hiçbiriniz tedirgin olmuyor, hiçbiriniz acı çekmiyor, hiçbiriniz acıyı anlamıyor... hoş, yine de herkes birbirinden gerçekçi tahliller sunuyor. Acı çekiyorum, yeniden gece başlıyor; gece ardından gündüzler... utanmayın, örtümü çekin üzerimden sabahleyin; gözlerinizi açmadan dikin mangaları! Ufacık çocuklarla beraber kurşunlayın bedenimi ah... sizler... öfke duyulmayacak kadar kötü insanlar! Bizlerin ruhunu değil, bedenini indirdi kurşunlar, ya sizlerin sonu nasıl olacak, umurunuzda mı?'' D.p
Çekip Gitti Yarınlar
Karanlığın koyu renkli hayaletleri içinde bırakıp, Öylece çekip gitti yarınlar... Güneş doğmak için koşa koşa batmaya gitti. Yalnızlık yetmezmiş gibi bir de tuhaflık gömüldü üzerime... Beraber yemiştik ey ruhum, soluğu beraber tüketip, bitirmiştik. Yakarken sigaraları üst üste, Dumanına canımızı da sardığımızı bilememiştik.. Ah çığlıklar! Ne güzel sesleriniz var, Yankılanırken ücra köşelerinde yüreğimin, Hep sen birikiyorsun damla damla, koyu koyu, Tuzlu ve de acılı.. Elimde değildir, iftitleri görmek, Ama gözlerim de âmâ değil ki görüyor, gülüp, istemeyerek.. Uykumu en tatlı yerinde bölüp, En acısına itecek kadar günahkar bir canım var, O da oynuyor benimle gece gece.. Çaremi, çaresizliğin en tenha yerinde arıyorum, Önce bağırıp sonra da avazımın çıktığı kadar susarak.
Arzu Alpdeğer
Arzu Alpdeğer
Reklam
İyi geceler
Gece diyorum... Ne güzel kucaklıyor hüzünleri, ya yalnızlık? Siyah bir iplik gibi sarıyor yürekleri. Peki, ya dua? Ah, dua olmasa, nasıl görürdü umutlarımız güneşi?
Ay, kayıp bu gece. Gökyüzü gözlerin gibi siyah, simsiyah. Yıldızlar serpilmiş çil çil Dilimde bitmeyen bir ah! Issız ve yağmurlu sokaklar, Kız Kulesi'nden esiyor ayrılık rüzgarı Yorgun dalgalar vuruyor kıyılarına boğazın Vapurlar gıcırdıyor koyu mavi sularında. Ne Kanlıca'da yoğurt yemek Ne Eminönü'nde balık ekmek, İskeleye dayıyor sırtını vapurlar, Martılar sessiz aç, sefil. Karınca gibi karıştığım şu kalabalık Yutuyor beni bu kadim şehir Ve ağlıyor İstanbul şiir şiir,
Bugün bir melek ayrıldı aramızdan. Hayatının en masum döneminde, 16 yaşında. 16 yaşın heyecanını, ergenliğin sıkıntılarını hiç yaşayamadı. Çünkü ergenlik sorunlarından önce gelen çok ciddi sağlık sorunu vardı onun. Kalbi çok zayıftı. 5 yıldır, kendi kalbinin yerine yeni bir kalp koymak içindi çabası. O ve ailesi çok çabaladılar, Esila o çocuk omuzlarıyla çok ağır yüklerin altına girdi, birçok ameliyat geçirdi, birçok kez yoğun bakıma girdi. Kalbi biraz nefes aldırdıysa ona, o kısacık molalarda gülümsemeyi başardı. Her şeye rağmen gülmeyi unutmadı. “Anne yardım et.” cümleleri dudağında sabahladı çoğu gece. Bir ümit… “Ah bir kalp bulunsa” dualarıyla geçen, “Sabret yavrum, geçecek.” avuntularıyla çaresizlik içinde bitmeyen günler, geceler… Nihayet o kalp bulundu, kim bilir hangi yüreklere düşen kor, bir başka yanan yüreği serinletmek için ümit oldu onlara… Merhametti bunun adı, yıllardır beklenen merhamet. Bir ümit koşturdu herkes, o yalvaran bakışlara merhem olmak isteyen herkes koşturdu. Ameliyatı da iyi geçti Esila’nın, sonra o kritik saatler başladı. Çok istedi yaşamayı Esila, annesi çok istedi yavrusunu kurtarmayı, babası her şeyini verirdi onun için, kardeşleri yollarını gözlediler hep. Ama olmadı, Esila bugün ayrıldı aramızdan… Sevdiklerinin acısı o kadar büyükken, çok üzgün olduğumu yazmaya bile utanıyorum. Allah’a emanet ol Esila…
Ah Nice Bir Uyursun / Göçtü Kervan
Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın? Göçtü kervan kaldık dağlar başında. Çağrışır tellallar inanmaz mısın? Göçtü kervan, kaldık dağlar başında. Emir Hac göçeli hayli zamandır, Muhammed cümleye dindir, imandır. Delilsiz gidilmez, yollar yamandır, Göçtü kervan, kaldık dağlar başında. Bülbül olup dost bağında öte gör, İyi amellerle yükün tuta gör, Efendimin kervanına yete gör, Göçtü kervan kaldık dağlar başında. Yunus sen bu dünyaya niye geldin? Gece gündüz Hakk'ı zikretsin dilin. Enbiyaya uğramaz ise yolun, Göçtü kervan, kaldık dağlar başında. Yunus Emre
Reklam
Geçen yıl bu zamanlar da.....
"Kaçış yok babacığım, kaçış yok! Herkes ölecek. Kim mâni olabilir ki buna? Dalgalar kükreyecek aldıkları emir üzerine. Toprağın altı da üstü gibi coşacak öfkeyle. Ölüm, ürkütücü bir hayal değil, gerçeğin ta kendisi. Eğer akıllıysan ölmeden önce hazırlık yap, ölümden sonraki pişmanlık fayda etmez. Ruhunu teslim ettiğin zaman canın önce ayrılık ve hasrete katlanacak. Ölü bedenin yıkama tahtası üzerine konacak, dostlar yıkamak için başına toplanacaklar. Kimsesiz insan, kabre vardığı ve o karanlık yere girdiği gece öldüğünü anlayacak. Can bedenden çıkıp gidince ah edecek. Sonra melekler gelip 'Allah'ın ve peygamberin kimdir?' diye soracaklar. Eğer iyi işlerin varsa bülbül gibi konuşursun ve kıyamet vaktine kadar zamanın mutlu geçer. Günahı çok olan kişilerin dilleri tutulur, cevap veremezler. İyi insanlara cennet kapıları açılır, burunlarına güzel kokular gelir. Hak ve adaletten ayrılma sakın. Sırat köprüsünden seni geçirecek olan odur!" diye bağırdı.
Derviş
Derviş
"Gündüz bir dert gece bir dert Bilemedim ah nice bir dert Sol böğrüme ince bir dert Batar Yunus Yunus diye"
Mutsuz muyum mutlu mu? belki de bir önemi yoktur İçimde bir tutam burukluğa Karışmış nostaljik bir sıcaklık var. Aynı duygu için bazen çocuk gibi gülerken ağlıyorum. bazen gece boyum. Sanırsam kelimelee doğru bir şekilde dökemeyeceğim yapabilsem de artık vazgeçiyorum Bir nedeni yok Ben sadece yaşıyorum.
❀•• Duy şikayet etmede her an bu ney, Anlatır hep ayrılıklardan bu ney. Der ki feryadım kamışlıktan gelir, Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.
Reklam
güzel gece
Artık kulübeyi terk ediyorum, Sevdiklerimin meskenini, Yalnız, alçak adımlarla dolaşıyorum Issız ve karanlık ormanın içini. Luna (ay) doğuyor çalı ve meşeler ortasından, Zefir (meltem) seyrini bildiriyor, Huş ağaçları eğilerek serpiyor yukardan Ona doğru, en tatlı tütsüyü seriyor. Nasıl da tapınıyorum serinlikte Bu güzel yaz gecesine! Ah, ne damıtıcı burada duygulanma, Ruhu şen ve mutlu kılan; Neşene nafile dokunamadan! Ama, gene de isterdim ki, ey sema sana Binlercesine böyle gece bırakmak, Yarimi verseydin bir tek bana.
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.