"BİR HAYALİN ARDINDA"
Ölüm, hayat olmadan bir hiçti. Bir ahenk, ölümü tıpkı suya atılan taş gibi hayatın üzerine atıyor, ölüm seke seke onun üzerinde ilerliyordu. Ne hayatın içine karışacak seviyede onunla temas kuruyor ne de hızını kaybediyordu. O küçük dokunuşla bile ölüm hayattan çok şey alıp götürüyordu."
"Ölümün ardında
Okuyup bitireli yaklaşık iki hafta oldu. Bu süre zarfında notlarımı tekrar gözden geçirmek için de çokça sürem vardı. Livaneli nasıl başarıyor bilmiyorum ancak etkili eserler üretebiliyor. Fakat bahsedeceğim bu kitabı kurgu ve ahenk yönünden, öncekilerin ya da benim önceki okuduklarımın biraz gölgesinde.
En baştan belirtmek istiyorum ki
Aslı Fransızca'dan çevrilen (Le Dernier Jour d'un Condamné) bu opus magnumun orijinali, V. Hugo tarafından bir takma ad ile 1829 yılında yayımlamıştır.İçerik bakımından son derece yalın ve açık olan 132 sayfalık kısa roman, idam cezasının insanlık dışı yönlerini - ki bu yönler çoğu zaman münferit boyutunu terkedip bedellerini kitlelere
Birkaç ay önce Ümit Meriç’in ‘’ İçimdeki Cennete Yolculuk’’ kitabını okuduğumda; bu zarafetin, hassas zekanın, cümlelerdeki derinliğin, edebi birikimin genetik mirasının sahibini merak edip Cemil Meriç kitaplarıyla kütüphanemi şereflendirmiştim . Sosyal medyadan, haberlerden, dergilerden ve Dücane Cündioğlu’nun hazırladığı belgeselden kısmen
Merhaba 1K değerli okuyucuları :)
Yalnızlık oldukça karanlık bir kavramdır. Çünkü yalnızlık insanın onu nasıl yaşadığına bağlıdır.
Yalnızlık bazen huzurdur insan için, bazense hüzün. Bazen korkudur, korktuğudur, kaçtığıdır. Bazense insanın kendi kendini arayışıdır tüm hayatı boyunca.
Yalnızlık öğretir insana bilmediklerini, başka insana nasıl