Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bireyler çevresiyle, çevresindeki uyaranlarla etkileşimde bulunarak öğrenir. Dolayısıyla ne tür öğrenmelerin gerçekleşeceği, bireye sunulan, onun etkileşimde bulunduğu uyaranların niteliği ile ilişkilidir. Bu bakımdan ahlâki değerler de toplumsal yaşantı içerisinde kazanılırlar ve bunların niteliği de etkileşilen, yaşantı geçirilen uyaranların
" Ne acıdır ki zamanımızda erdem bir yabancı gibi görülürken, ahlaksızlık herkesin arkadaşıdır. "
Sayfa 66 - Maya kitapKitabı okudu
Reklam
Paylaştığımız ahlaksızlık aramızda derin ve kalıcı bir güven yaratmıştı.
Ağızla söylenen yalan ahlaksızlık sayılırken kalemle yazılanı hüner sayılmak, kitap şeklinde satılmak, ileri medeniyetin yazarlara bağışladığı garip bir ayrıcalıktır.
Hiç yazar olup da hassas olmamak, hassas olup da insaflı bulunmamak, insaflı olup da buna uygun davranmamak mümkün müdür? Hem yazarlar dalgın adamlardır... Hele romancı, tiyatrocu güruhunu kandırmak kolaydır. Bunlar eserlerinde her gün bir türlü yalan yaza yaza yalanı doğrudan, olmuşu olmamıştan, gerçeği gerçek olmayandan ayırt edemez hale gelirler... Bütün hayat manzaralarına roman konusu diye bakarlar. Yalan yanlış her konuyu hakikat şeklinde göstermeye, her hakikati romanlaştırmaya uğraşırlar. Ağızla söylenen yalan ahlaksızlık sayılırken kalemle yazılanı hüner sayılmak, kitap şeklinde para ile satılmak, ileri medeniyetin yazarlara bağışladığı bir garip ayrıcalıktır.
Sayfa 8 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Bütün dünyada aile yuvalarının ahlaksızlık, ihmal ve muhabbetsizlik depremleriyle yıkıldığı şu demlerde Rabbimiz, ailelerimizi sarsılmayacak kuvvet ve kudrette inşa edebilmeyi ve yaşatabilmeyi cümlemize nasip buyursun! Hanelerimiz; muhabbet, huzur ve saadet cenneti olsun! Bu cennetin son kapısı da, cemalullaha vuslatın tecelli ettiği sonsuz cennete açılsın! Amin...”
Sayfa 8 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu ülkede canlı cansız her şey satılık. Paran varsa her şeyi satın alabilirsin, elbette en başta da insanları. Doktorları, hakimleri, savcıları, polisleri, yanlış anlamayın herkesi. Bu ülkenin sorunu ahlaksızlık, şeref yoksunluğu, onur kaybı...
Sayfa 176Kitabı okudu
İçinden geldiğim sosyal çevreden ümidimi tamamen kesmemek için hayat tarzlarını bir yana bırakıp, onları sefalet ve yokluğa iten sebepleri gözlemeye, araştırmaya başladım. Onların bu korkunç hallerine ancak bu şekilde tahammül edilebilirdi. Suçlunun bu sefalet ve çaresizlik, pislik ve ahlaksızlık bataklığına batmış bu insanlar değil, kanunsuzlukkar ve kötü tecrübeler olduğu sonucuna vardım. Bu sırada bende yaşamak için mücaadele ettiğimden, bu bataklığa düşmenin tabii sonucu olan görüntüler karşısında kederli bir duygusallığa kapılmaktan kendimi alamıyordum. Bana öyle geliyor ki, bu durumu düzeltmek ancak iki şekilde mümkün olabilirdi. Birincisi köklü bir sorumluluk duygusundan ilham alarak gelişme yolunda daha sağlam temeller atmaktı. İkincisi; ıslahı mümkün olmayan çocukları sert bir kararla yok etmek. Böylesi kesin bir karara varışımın açıklaması şöyle yapılabilirdi. Az bulunan bir mahluk soyunun devamı için gelişmesine önem verir. Çünkü bu türünün güvencesi ve dayanağıdır. Hayatın kendisi de işte böyledir. Mevcut durumun kötü yanlarını düzeltmeye çalışmanın anlamı yoktur zaten böyle bir çaba pratik açıdan imkansızdır. Yapılmasımgereken insanı başlangıcından ele alıp onu geleceğin dünyasına hazırlamak olmalıdır.
"Başka milletlerin topraklarını işgal eden kumandanlardan niçin bu kadar saygıyla bahsedildiğini anlamıyorum. Büyük İskender, Anibal, Scipion, Cesar, Charlmange, Napoleon ve daha bunlar gibi binlerce kumandan, başka halkların top­raklarını işgal etmekten başka ne yapmışlardır? Gerçi bu işgaller sonucunda büyük devletler meydana ge­liyor; ama sayısız insan da sıkıntılardan ve açlıktan ölüyor. Milyonlarca insan cahil kalıyor. Her yerde ahlâksızlık, hırsız­lık, sefalet, sefahet, çatışmalar, toplumsal nefretler artıyor ve herkes kabalaşıyor."
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.