Kişisel kitap arşivinizi oluşturmak, okurları, kitapları, yazarları ve konuları takip etmek için 2milyon+ okurun arasına katılın.
Akış
Ara
Paylaş
Alışveriş
Popüler
Keşfet
Ne Okusam?
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
İncelemeler
Alıntılar

Tehlikeli Masallar

Ahmet Altan

Tehlikeli Masallar Konusu

"Kimi özlediğimi tam anlayamıyordum. Özlem içimi yırtıyordu ama özlediğim insanın yüzünü tam seçemiyordum; bir Berrin'i görüyordum, bir Sevda'yı; ikisini bir arada özlüyordum. Bunu, bu tür bir ikilik yaşamamış birine anlatmak çok zordu ama sanki birbirlerine yapışıp bir bütün olmuşlardı aklımda, onları birbirinden ayıramıyordum. "Hangisinin şu anda yanımda olmasını isterdim diye soruyordum kendime ve bulduğum yanıta kendim de şaşırıyordum; hiçbirini istemiyordum, hiçbirinin varlığı şu anda duyduğum özlemi dindirmeye yetmeyecekti; aksine aralarından biri biranda salonda beliriverse, öbürlerine duyduğum özlem daha da artacaktı. "Bir fırtınanın içinden geçer gibiydim; o fırtınanın içinde, Berrin'in sevişirken inler gibi sorduğu soru geliyordu aklıma. 'Kimdi o yazdığın kadın? Nerede o?' Yalnızlık ve sessizlik beni boğuyordu; başkalarının yanındayken özlediğim yalnızlık, ona kavuştuğum anda öldürmeye başlıyordu beni. "Şimdi çıkıp birilerini bulsam, daha onlarla konuşmaya başladığım an yeniden yalnızlığımı özleyecektim. Bunu geçiren tek şey vardı: Sevişmek."
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 2 dk.Sayfa Sayısı: 248Yayınlanma Tarihi: Mart 2013İlk Yayınlanma Tarihi: Ekim 1996Yayınevi: Everest Yayınları
ISBN: 9786051416168Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:

Puan

7.310 üzerinden
301 Puan · 40 İnceleme

Tehlikeli Masallar Yorumları ve İncelemeleri

Tümünü gör
Vuslat Dursun

Vuslat Dursun

@vuslatdursun
·
21 Kasım 2022 23:47
3/10 puan verdi
Tarz meselesi sanırım. Roman okumayı sevsem de bu romanı hiç sevmedim. Bitirene kadar canım çıktı diyebilirim. Detaya inmek istemiyorum, genelde okuduğum her kitapta mutlaka altını çizdiğim cümleler olur ancak bu kitapta altını çizdiğim tek bir cümle bile olmadı. Bana hitap etmedi ne yazık ki...
15 etkileşim
Merdümgiriz

Merdümgiriz

@__lavinya__
·
05 Şubat 2022 19:57
Puan vermedi
İçimizde bir yer,kristal denizaltından sonra okuduğum üçüncü kitabı yazarın.Diğer iki kitap ile tamamen bağımsız bir anlatım türü kullanılmış. Hikayeyi cok sevemesemde ilginç bir şekilde sonunda ne olacak acaba diyerek kitabı sonlandırdım. Aklımda şöyle bir soru kaldı;peki sonra ne olacak ? . 40 yaşında bir adamın hayatı anlama ve anlamlandırma yolculuğu, neyi ne için yaptığı ve yaşadığıyla yüzleştiği, yalnızlığın en derin, ihtiras ve beşeri aşkın en yoğun tasviriyle anlatıldığı akıcılığı yüksek bir kitap. . Ana karakterin iç sesinin satırlara yansıması bir kitapta en sevdiğim şey. Genelde o iç seste devamlılığa ait bir şeyler mutlaka buluyorum. Kalemini, kullanılan üslubu beğendiğim gerçekçi bir yazar. . En sevdiğim paragraf, alıntı; Nilüferler; yalnızca bu çiçekler hep bir yerlere gidecekmiş gibi azade ve özgürce oluyorlar ama küçük bir havuzun içinde bir yere gitmeden yaşıyorlardı. Hayatta böyle bir şeydi benim için; hep bir yere gidecekmiş gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek. Bütün hayatın özeti buydu. Ben bir yere baglanmadim ve bir yere gitmedim,öyle solgun bir nilüfer gibi bir havuzun içinde yalnız başıma durdum, köklerimi salamadım, ne olduğum yere saglamca yerlestim ne başka diyarlara yerleştim.İçinde bulunduğum havuzla birlikte kirlenip eskidim. Bana bakanlar,beni seyredenler,beni sevenler oldu ama kimse yakasına takmadı beni kimse odasına koymadı, kimse sulayip büyütmek için uğraşmadı onlara ihtiyacım olmadığını,havuzumda tek başına yüzebilecegimi düşündüler. Bende yüzdüm kederi, yalnızlığı, kirlenmeyi öğrendim ve hayata benzedim...
10 etkileşim
Cennet

Cennet

@Cnnt
·
26 Eylül 2017 01:21
Puan vermedi
Berrin gibi ben de kendimi buldum Zübeyde'de.. kitabın sonuna geldiğimde Berrin diye biri yokmuydu acaba dedirten cümleler belki de benim de hayatımın sorgulanması anlamımı taşıyordu acaba. Kitap bir paradoks gibi geldi bitince bana...
11 etkileşim
nun

nun

@nunvelkelam
·
16 Şubat 2022 16:05
Puan vermedi
Ahmet altan bir cerrahtır benim için. Bir ruh cerrahı. Bunun dışındaki kimliklerini tanımam. Bazen kendinizi kaybettiğinizde ve bir türlü bulamadığınızda okursunuz onu, bazen de birini kaybettiğinizde. Bazen saklanmak ama sonunda mutlaka bulunmak istediğinizde.. Her kitabında başka birşey bulur, başka şeyler öğrenirsiniz ama daima hep aynı kimliğin konuştuğunu hissedersiniz Ahmet Altanı her kitabında daha çok tanırsınız O başkalarını anlatır, anlattığını sanır ya da, ama siz hep aynı kişiyi görürsünüz, O sizin bile farkında olmadığınız gizlerinizin, gizemlerinizin, en girift ruh hallerinizin, ad konulmamış hislerinizin, kimsenin anlamayacağını sandığınız hallerinizin üstüne bir flaş patlatır ki, okurken ürküp kitabı öte yana iteklersiniz. Her kitabında konuşulanlardan ziyade konuşmadan anlaşmayı anlatır arka fonda. Bazen kelimelerle bir cevap vermenin mümkün veya münasip olmadığı zamanlarda atılan bir bakışınızı anlayabilecek, sessizliğin uzamasından korkanlardan mısınız, yoksa korkmayanlardan mı bunu bilebilecek birilerinin sizin de hayatınızda olması düşüyle ordan oraya savurur insanı. Anlaşılmak insanoğlunda  büyük bir yara olarak kaldığı sürece, Ahmet Altan daima okunacaktır. Kendini okutturacaktır.
2 etkileşim
dilan

dilan

@dilancaliskan
·
18 Temmuz 2017 01:59
Puan vermedi
Yazar kadınlardan anlıyor bu bir gerçek. Kitap akıcıydı ama bi ara sıkmaya başladı. Bence sevişme kısımları gereksiz uzatılmış.. Okurken kitaptaki yazarı nedense hep Ahmet Altan olarak hayal ettim yazım dilinden dolayı sanırım. Kitapta bolca altını çizmelik cümle vardı. Ve yine nedense Berrini benimsedim, yazar başka kadınlarla olduğundan ona sinirlenmeye başladım tüm ilişkiler biribirine karşı oyun gibiydi. Yazar temelde iki kadın arasında kalmıştı ama bence kendi benliğiyle tüm kadınlar arasında bocalayıp durdu yazdığı kitabında da Berrinle birlikte kendini bulmaya çalıştı. Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı devam edicem :)
10 etkileşim

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 66.5
Erkek% 33.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Ahmet Altan
Ahmet AltanYazar, Çevirmen · 23 kitap
1950 yılında Ankara'da doğdu. Annesi Kerime Altan, babası gazeteci Çetin Altan'dır. 1959 yılında ailecek İstanbul'a geldiler. Altan, ortaöğrenimini değişik okullarda devam etti. Bir süre Robert Kolej'e devam ettikten sonra Ankara Koleji'nde yatılı olarak okudu. Lise öğrenimini 1970 yılında İstanbul Kültür Koleji'nde tamamladı. 18 yaşında, lise öğrencisi iken evlendi. 1972 yılında bir kızı, 1980 yılında bir oğlu oldu. Bir süre Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne devam etti. 1981 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu ve gazeteciliğe başladı. Gazetecilik yaşamı Gazeteciliğe Hürriyet gazetesinde gece muhabiri olarak başladı. Aynı gazetede şef muhabirliği, şeflik, dış haberler editörlüğü, köşe yazarlığı yaptı. Güneş, Milliyet ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Milliyet gazetesinde çalıştığı dönemde, gazetede Kürtlerin çoğunluğu oluşturduğu kurgusal bir “Kürdiye” ülkesinden bahseden yazısı nedeniyle gazetedeki işine son verildi. 2007 yılında Taraf gazetesinin kurucusu olan Altan, Alev Er ile birlikte Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendi. Daha sonra Er'in ayrılmasıyla gazetenin Genel Yayın Yönetmenliği görevini tek başına yürütmeye devam etti. Gazetenin "Kum Saati" adlı köşesinde, köşe yazarı olarak yazılar yazdı. Eylül 2008'de Ermeni Kırımı’nın kurbanlarına adadığı bir köşe yazısı nedeniyle Türklüğe hakaretle suçlandı. Taraf gazetesi 2009 yılında Leipzig Bankası Medya Vakfı tarafından verilen dünyanın prestijli basın ödüllerinden biri olan Özgürlük ve Medyanın Geleceği Ödülü'ne, 2011'de e Uluslararası Hrant Dink Vakfı tarafından özgür ve adil bir dünya için çalışan, ilham ve umut ışığı kişilere verilen Hrant Dink Barış Ödülü'ne layık görüldü. Altan, Aralık 2012'de Yasemin Çongar ile birlikte Taraf gazetesindeki görevinden istifa etti. Taraf'taki yazılarına son vermesinin ardından 2015'e dek roman yazdı. 7 Ekim 2015'te gazeteciliğe geri döndü ve Haberdar'da yazmaya başladı. TV programcılığı Doksanlı yılların ortalarında Neşe Düzel ile birlikte Star TV'de Kırmızı Koltuk isimli tartışma programını hazırladı ve sundu. Romancılığı İlk edebî eseri "Paltolu Donkişot" adlı iki kişilik piyes idi. 1982 yılından itibaren romanlar ve deneme kitapları yayımladı. İlk romanı Dört Mevsim Sonbahar'da post modernist ögeleri kullandı ve romanın kendisini romanın konusu haline getiren üstkurmaca tarzı ile kaleme aldı. Bu romanı ile Akademi Kitabevi Roman Büyük Ödülü'ne değer görüldü. 1985 yılında ikinci romanı Sudaki İz yayımlandı. Çok satan ve çok eleştirilen bu roman, yayımlanmasından dokuz ay sonra müstehcenlikle suçlanarak toplatıldı. İki yıl süren yargılamadan sonra içindeki iki buçuk sayfalık bir bölümün müstehcen içerik olduğuna ve imhasına karar verildi. Kitap, müstehcen olduğuna karar verilen kısımları siyah bantla kapatılıp, mahkemenin sakıncalı bulduğu cümleleri içeren kararı da kitabın başına eklenerek yeniden yayımlandı. 1991'de üçüncü romanı Yalnızlığın Özel Tarihi yayımlandı. İlk romanında kullandığı üstkurmacanın çeşitli alt tekniklerini dördüncü romanı Tehlikeli Masallar'da uyguladı.[9] Bir türlü vazgeçilmeyen eski sevgilisiyle yeni bir sevgili arasında duyguları gidip gelen yalnız bir ini anlattığı bu roman, yılın en çok okunan romanlarından biri oldu. 1998 yılında yayımlanan beşinci romanı Kılıç Yarası Gibi, Yunus Nadi Roman Ödülü'ne değer görüldü. Kılıç Yarası Gibi'nin devamı sayılabilecek altıncı romanı İsyan Günlerinde Aşk, 2001 yılında yayımlandı. Bu iki romanda II. Abdülhamid dönemindeki yönetim anlayışına, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin faaliyetlerine geniş yer verdi. Bu romandan sonra "Kristal Denizaltı", "Ve Kırar Göğsüne Bastırırken" adlı deneme kitaplarını "Aldatmak" ve "En Uzun Gece" romanlarını yayımladı. Bir kadının kocasını aldatırken, neredeyse an be an hissettiklerini anlattığı Aldatmak, beş günde yüz bin adet satıldı. Ara verdiği romancılığa 2012'de Taraf gazetesindeki görevinden istifa ettikten sonra yeniden döndü. Son romanı En Uzun Gece'den sekiz yıl sonra 2015 yılında Son Oyun adlı romanını yayımladı. Bu romanın kahramanı da uzun süredir roman yazamamış bir romancı idi. İki yıl sonra yayımladığı Ölmek Kolaydır Sevmekten adlı romanda 1912-1913 yıllarında toplam altı aylık bir sürede Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan olayları bir ailenin fertlerinin hatırladıklarına dayanarak anlattı. Kılıç Yarası Gibi ve İsyan Günlerinde Aşk romanlarındaki ailenin bireyleri bu romanda günümüzde yaşayan torunları Osman’la konuşarak tekrar okuyucuyla buluştular. Davalar Altan, 17 Nisan 1995'te Milliyet gazetesinde yayımlanan “Atakürt” başlıklı köşe yazısı nedeniyle Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanıp 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı, gazetedeki işinden de kovuldu. 4 Ocak 2012'de Roboski katliamı ile ilgili kaleme aldığı “Devlet Yardakçılığı ve Ahlak” başlıklı yazısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a basın yoluyla hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme hapis cezasını 7 bin lira adli para cezasına çevirdi. 2 Eylül 2015'te Samanyolu Haber kanalında katıldığı bir programdaki konuşmalarından dolayı Altan hakkında ‘Cumhurbaşkanı’na, hükûmete, kamu görevlilerine hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. 2016 Türkiye askerî darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında Ahmet Altan ile kardeşi Mehmet Altan, 10 Eylül 2016 sabahında gözaltına alındı. Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak ile beraber 14 Temmuz 2016'da (darbeden bir gün önce) çıktıkları TV programında “sübliminal darbe mesajı” verdikleri nedeniyle haklarında gözaltı işlemi uyguladığı belirtildi. Bu bağlamda Ahmet Altan, aynı zamanda darbeyi önceden bilmekle de suçlandı. Gözaltına alındıktan 12 gün sonra ifadesi alındı ancak savcılıkta açıklama yapacağını belirterek Emniyet'te yöneltilen hiçbir soruyu yanıtlamadı. Bu sırada Altan kardeşlerin avukatlarıyla Adliyede beraber bulunan HDP Milletvekili Garo Paylan, Altanlar hakkında verilen kararın daha avukatlara bile bildirilmeden önce, Sabah gazetesinin internet sayfasında yayınlanmasına tepki gösterdi. Kararın ardından Ahmet Altan tutuksuz yargılanmak üzere adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldı ancak kardeşi Mehmet Altan tutuklandı. Serbest bırakılmasının üstünden 24 saat geçmeden Başsavcılığın itirazı üzerine nöbetçi 1. Sulh Ceza Hakimliğince hakkında yakalama kararı çıkartıldı. ‘FETÖ üyesi olmak’ ve ‘hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ suçlamasıyla tutuklandı. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 4 Kasım 2019 tarihli kararıyla “FETÖ terör örgütüne yardım etmek” suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve adli kontrol şartıyla tahliye edildi. 12 Kasım 2019 tarihinde tekrar tutuklandı. 14 Nisan 2021 tarihinde 4 yıl 7 ay kaldığı Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi.

Tehlikeli Masallar Sözleri ve Alıntılar

Tümünü gör
DayLıght

DayLıght

@Muhlisbey
·
12 Temmuz 19:04
... uzaktakiler hep uzak, yakındakiler hep ölü ...
8 etkileşim
2N1B ✿︎︎︎

2N1B ✿︎︎︎

@OTama
·
03 Ocak 15:12
... Sanki ayrı ayrı iki macera yaşamışız gibi;belki de ayrı ayrı yaşamıştık aynı macerayı.
48 etkileşim
2N1B ✿︎︎︎

2N1B ✿︎︎︎

@OTama
·
03 Ocak 14:51
"Filmlerde ağlıyor, haberlerde kızıyor, reklamlarda acıkıyordum."
240 etkileşim
2N1B ✿︎︎︎

2N1B ✿︎︎︎

@OTama
·
03 Ocak 20:54
Bazen bir şeyden kuşkulanırsınız ama neden kuşkulandığınızı bile tam anlayamazsınız, adını koyamazsınız kuşkunuzun, yalnızca bir şeyin ters olduğunu,olması gereken bir şeyin yerinde durmadığını ya da olmaması gereken bir şeyin ortada durduğunu sezersiniz.
58 etkileşim
2N1B ✿︎︎︎

2N1B ✿︎︎︎

@OTama
·
30 Aralık 2022 22:05
Neredeyse bütün işlerim ters gidiyordu.
78 etkileşim

Tehlikeli Masallar İletileri

Tümünü gör
"..bostan dolabının yanındaki, suları bana kahverengi gözüken, o küçük ve eskimiş havuzdaki solgun ve kederli nilüferlere gidip bakardım çocukken, babam, onların kökleri olmadığını anlatmıştı bana. neden bu çiçekleri hep bir şeylere benzetmek için kullandıklarını ancak büyüyünce anladım. yalnızca bu çiçekler, hep bir yerlere gidecekmiş gibi azade ve özgür oluyorlar ama küçük bir havuzun içinde bir yere gitmeden yaşıyorlardı. hayat da böyle bir şeydi benim için; hep bir yerlere gidecek gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek. bütün bir hayatın özeti buydu. bende bir yere bağlanmadım ve bir yere gitmedim; öyle solgun nilüfer gibi bir havuzun içinde yalnız başına durdum, köklerimi salamadım, ne, olduğum yere sağlamca yerleştim, ne, başka diyarlara kaçabildim. bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu ama kimse yakasına takmadı beni, kimse odasına koymadı, kimse beni sulayıp büyütmek için uğraşmadı. onlara ihtiyacım olmadığını, havuzumda tek başıma yüzebileceğimi düşündüler. ben de bu yüzden; kederi, yalnızlığı, kirlenmeyi öğrendim ve hayata benzedim. ne garip başka bir şey de olmak istemedim, beni beğenmeleri yetti bana.."
Tehlikeli Masallar
Tehlikeli Masallar
'Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızım ben,' diyordu.
Tehlikeli Masallar
Tehlikeli Masallar
Ahmet Altan
Ahmet Altan
"Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, Yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızım ben."
Tehlikeli Masallar
Tehlikeli Masallar
Ahmet Altan
Ahmet Altan