Yanımdakilerden bu sarışın ve kibar tavırlı paşanın kim olduğunu sordum "Mustafa Kemal Paşa" dediler ve ilave ettiler: "Anafartalar Kahramanı."
Ahmet Vefik Paşa
Hatta çok sevdiği kızı Avrupa modeli bir terlik almak için çok ısrar ettiği halde, “Evime Türk ürünlerinden başka bir şey giremez” diyerek bu arzusuna engel oldu.
Reklam
I. Sultan Ahmet babadan oğla irsiyetin son hükümdarı olup ondan sonra saltanat kardeş çocuklarına geçmiştir.
Osmanlı Devleti, Kanunî devrinde en geniş hâlini almış, sınırlar içinde çoğalan işlere göre kanunlar konmuş, memurlar tayin edilmiş ve iyi bir idare için gayret harcanmış ve bu devir Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa’nın ölümüne kadar böylece sürmüştür.
siz de görmüşsünüzdür inkişaf etmiş milletlerin ne olduğunu bizzat içinde yaşadm; kör değilim gördüm, sağır değilim duydum, aptal değilim düşündüm, aklı erenlerle münakaşalara girdim, kitaplar okudum, Allah gani gani rahmet eylesin paşa hazretleri de pek açık fikirli bir zattı, görmemi, öğrenmemi istedi... Ne öğrendin derseniz, inkişaf etmiş bütün milletler kadınlarını hür birakmışlar, erkeklerle omuz omuza oralarda kadınlar, kadınlarını birer mücrim gibi evlere hapseden milletler ise inkişaf etmemişler, edememişler.
Türkiye'de Batılılaşma Osmanlı Sarayı'nda başladı. Batılılaşmanın gerekçesini bu dönemin sonlarına doğru öne çıkan bir grup aydın olan (yalnızca altı kişi olduğu rivayet edilmektedir) Jön Türkler sağladı. Bunlar Türkler arasında Aydınlanma fikirlerini benimseyen ve Batılı fikirlerin İslam'la sentezlenmesini amaçlayan ilk kişilerdi. Jön Türkler -Şinasi, Ali Suavi, Fuad Paşa, Mustafa Reşid, Ziya Paşa ve Namık Kemal- aslında olağanüstü filozof veya düşünürler değildi. Ama Osmanlı İmparatorluğu'nun çürümesi ve despotizminin büyük ölçüde sorumlusu olarak görülen din alimlerinin onlarla yarışacak güçleri yoktu. İmparatorluğa ve hükümete karşı eleştirilerini dile getirmek için medyayı kullanmayı bilmiyorlardı. Elbette bu durumun Ahmet Cevdet Paşa gibi muazzam istisnaları da vardı. Ahmet Cevdet Paşa Osmanlı İmparatorluğu'nun eğitim yapısını oluşturan medrese sisteminin, geleceğin ihtiyacı olan aydın tipini üretemeyeceğini savundu. Türkiye "geçmişi yıkmadan geleceğe hazırlanmaya" başlamalıydı. Ancak onun gibi alimlerin sayısı çok azdı. Alimlerin pek çoğu despot padişahların hükmün meşru gösteren fetvalar vermekten memnundu. Bir imparatorluk ne kadar güçlü olursa olsun, iktidardakilere yaltaklık yapan veya akıllarını başka bir medeniyete satan alimler ürettikçe, fiziksel ve entelektüel boyunduruk altına girilmesi kaçınılmazdır. Atatürk, padişahların başlattığının mantıksal sonucudur. Laikliği Mustafa Kemal icat etmiş gibi görüldü. Atatürk, Türkiye için bir gereklilik ve yüz yıllık çürüme ve yozlaşmanın doğal sonucu idi.
Mahya YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.