Çok iyi bir gerilim romanı kesinlikle. Kitabın ana karakterinin zaafları ve korkuları olan biri olmasına kadar her şeyini çok sevdim. Eleanor'un aidiyet ihtiyacını Tepedeki Ev'de gidermeye çalıştığı kısımlar üzücüydü. Gerilimi, duygusu, hikâyesi bana geçti. Bildiğim bir hikâye olmasına rağmen merakla ve ilgiyle okudum. Ayrıca kendisinden epeyce farklı olan dizi uyarlamasını ayrı tutarsam film uyarlamalarından çok daha başarılı. Başladığı cümlelerle bitmesi, sakin ve iddiasız finali ise ayrı güzeldi. Klasikleşmeyi hak eden bir kitap.
* "Fear," the doctor said, "is the relinquishment of logic, the willing relinquishing of reasonable patterns. We yield to it or we fight it, but we cannot meet it half-way."
* "A ghost cannot hurt anyone; only the fear of ghosts can be dangerous."
Kitaba adını veren ve en sevdiğim şiirler arasında belki de ilk üçte yer alan şiir sayesinde okumaya başladım. Her şiiri bana hitap etmese de içerisinde çok güzel şiirler olduğunu düşünüyorum. Şiirlerin biz okuyucuya hitap etmesi ve bizde izler bırakabilmesi için o şiirlerde yaşanmışlıklarımızı bulmamız gerekiyor sanırım. Tekrar tekrar okuduğumuz mısraların da güzelliğinde barındırdığı sır aslında onda yaşadığımız aidiyet duygusu. Nurullah Genç'in kalemini ve şiirlerini çok seviyorum. Şiir severlerin mutlaka okuması gerektiğini ve içerisinde aidiyet duygusunu yaşayacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Nereliyim acaba?
Bunu kendime de sorar bir cevap bulamam.Coğrafyaya,mekâna dair bir bağlanma, bir aidiyet duygusu yok bende.Zihnimi eşiyor,hafızamı yokluyorum.Hep yollar, kıvrılıp giden tozlu yollar, eski dökülen otobüsler, kamyon karoserleri, tiren rayları, vagonlar,kurum vs...