Hepimizin etrafında halkalar varmış beş tane. Kendi halkamızın içinde hayatta bize en yakın olan üç kişi varmış. Bunlardan gizlimiz saklımız yokmuş. Aile, eş, kanka, çocuk, neyse işte en yakın olan üç kişiymiş bunlar. Sonraki halkada yine çok yakın ama daha az sır bilen insanlar varmış. Sonraki halkada sevdiğimiz ama çok görüşemediğimiz eş, dost. Sonrakinde tanıdıklar, sonrakinde de tanıdıkların tanıdıkları ki bunlar çemberlerin dışında kalıyor zaten. Bu çemberlerin içindeki insanların yerleri zamanla ve yaşananlarla değişebilirmiş ama sağlıklı ilişkilerde insanlar bir halka bir halka ilerlermiş. Yani yanımdakiler bir dış halkaya gidebilir ya da uzaktan bir tanıdık, sevdiğim birine dönüşebilirmiş. Benim yaptığım hata ise, dördüncü halkamda bulunan, hoşlandığım bir kişiyi hemen ilk halkama sürükleyip evlenme hayalleri kurmammış. Bu sakat ilişkinin sonu tabii ki hayal kırıklığıymış.
Ârifler der ki:
"Bir insanı yüce Allah sever ve himaye ederse, âlem ona düşman olsa bir zararı dokunmaz. Bir insana bütün âlem dost olsa da yüce Allah düşman olsa âlemin dostluğunun ona bir faydası olmaz."
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
ivan ilyiç onca insanın yaşadığı şu kentte, onca eş dost arasında ve onca aile üyesiyle birlikteyken, ne denizlerin dibinde, ne de toprağın binlerce metre altında bir benzeri daha bulunamayacak korkunç bir yalnızlıkla yüzü divanın arkalığına dönük yatarken, yalnızca geçmişin hayaliyle yaşıyordu.
Çoklarımız ya aile, eş dost ve arkadaş baskısı ve isteğiyle; yahut, daha kötüsü, sırf tesadüflerin ve hayati ihtiyaçların yönlendirmesiyle meslek tutuyoruz. İleride ya bezgin bir ruh ile işimize devam ediyoruz yahut da meslek değiştiriyoruz. .
Sayfa 114 - Yağmur YayıneviKitabı okudu
İnsan batıl heveslerin peşinden koşar. Sürekli olarak nefsinin istediği şeyleri elde etmeyi umar. Nefsinin asıl istediği şey dünyada kalıcı olmaktır. Dünyada kalıcı olmanın yolları, ihtiyaç duygulu mal, aile, ev, dost, hayvanlar ve diğer dünyalık şeyler araştırır durur. Böylece kalbi bu düşüncelere saplanır kalır da ölümü hatırlamak aklına bile gelmez.
ne yani 3 gün sonra ben fravunlar gibi gülüp eğlenecek miyim?
Doğum günü kutlama adeti nereden çıkmıştır? Günümüz insanlarının her sene kutladıkları doğum günü adeti tarihteki uygulamalarla tam bir tezat oluşturur. Çok eski çağlarda kişiyi ölüm yıldönümü ile anmak adetti. Kadınların ye çocukların bu gibi yıldönümleri ile alakaları yoktu. Zaten kimsenin doğduğu gün bir yere kaydedilmiyordu ki
Sayfa 10 - AykırıKitabı okudu
Reklam
808 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.