Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Demek ki sen de bir yolcusun. Sürekli yolculuklar yapıyorsun. Ve inan, hayatta yapılabilecek en doğru iştir, bir yerden bir yere gitmek. Zordur tabii. Aile kuramazsın. En kötüsü, ne bir kadına âşık, ne de bir adama dost olabilirsin. Ama gidersin ve iyi hissedersin, tanıştığın her yeni insanla, yediğin her yeni yemekle.
Sayfa 97 - Doğan KitapKitabı okudu
Çoklarımız ya aile, eş dost ve arkadaş baskısı ve isteğiyle; yahut daha kötüsü, sırf tesadüflerin ve hayati ihtiyaçların yönlendirmesiyle meslek tutuyoruz. İleride ya bezgin bir ruh ile işimize devam ediyoruz, yahut da meslek değiştiriyoruz.
Sayfa 63 - T.C. İstanbul ValiliğiKitabı okudu
Reklam
Yaratılış
Bir varmış, bir yokmuş, Tanrı'dan gayrı hiç kimse yokmuş, Ve Tanrı yalnızmış, Yer varmış, gök varmış, dağ, deniz, çöl, sahra, güneş, ay, yıldız, bulut, çiçek, bitki, hayvan... devler, periler... Ama Tanrı'yı tanıyacak, Tanrı'yı sevecek, Tanrı'yla konuşacak hiç kimse yokmuş... Tanrı'nın söyleyecek çok fazla sözü varmış,
Sayfa 65-68Kitabı okudu
1.Bölüm : Altı
Bundan tam bir buçuk yıl önce Enkaz Altındakiler isimli bir yarışmaya katılarak dört yabancı ile tanıştım. O dört yabancı benim için önce tanıdık oldu, sonra arkadaş, sonra dost ve sonra aile... Biri kız kardeşim oldu, ikisi erkek kardeşlerim, birine ise aşık oldu kalbim, engel olamadım.
İnsanın olası mutluluğunun ölçüsü bireyselliğiyle önceden belirlenmiştir. Özellikle zihinsel gücünün sınırları, yüksek bir hazzı alma yeteneğini sonsuza dek belirlemiştir. Bu sınırlar darsa, dışarıdan gelen tüm çabalar, insanların ve şansın onun için tüm yaptıkları, o kişiyi sıradan, yarı hayvansı insani mutluluğun ve hoşnutluğun ötesine geçiremezler: O kişi duyusal zevklere, rahat ve keyifli aile yaşamına, düşük bir dost canlılığına ve kaba saba bir zaman öldürmeye bağlı kalır: Eğitim bile, bir bütün olarak onun bu çemberini genişletemez, genişletebilse bile, bu çok kısıtlı kalır. Çünkü en yüksek, en çeşitli ve en kalıcı hazlar, zihinsel hazlardır; gençliğimizde bu konuda ne denli çok yanılsak da bu hazlar zihinsel güce bağlıdırlar. Buradan, mutluluğumuzun ne olduğumuza, bireyselliğimize ne denli bağlı olduğu anlaşılıyor; oysa bu konuda çoğu kez akla gelen, yalnızca yazgımız, neye sahip olduğumuz ya da neyi temsil ettiğimizdir. Ama yazgı iyileşebilir: Ayrıca, iç dünyası zengin olan bir kişi yazgıdan çok şey beklemez; buna karşılık bir aptal, sonuna dek bir aptal olarak, bir hödük olarak kalır; isterse kendisi cennette, etrafı hurilerle çevrili olsun.
örneğin, avcı/yiyecek toplayıcı toplumların üyeleriyle karşılaştırıldığında günümüz sanayi ülkelerinin vatandaşları daha iyi sağlık hizmeti alıyorlar, onlar için cinayetten ölme tehlikesi daha az, daha uzun yaşama şansları var ama öte yandan eş dost ve büyük aile dayanışması gibi toplumsal desteklerden çok az yararlanıyorlar. insan topluluklarındaki bu coğrafi farklılıkları incelemenin nedeni belirli bir insan topluluğunu bir başkasıyla karşılaştırıp onu göklere çıkarmak değil, yalnızca tarihte nelerin olup bittiğini anlamak.
Reklam
Ben çok şey gördüm geçirdim ve galiba mutluluk için neyin gerekli olduğunu buldum. İnsanlara alışkın olmadıkları iyilikleri yapmanın çok kolay olduğu ıssız köyümüzde sessiz, yalnız bir yaşam; sonra çalışma, faydalı bir çalışma; sonra dinlenme, doğa, kitap, müzik, yakınlık duyduğun bir insanı sevmek, işte benim en çok hayal ettiğim mutluluk bu. Bütün bunların üstüne sizin gibi bir dost, belki bir aile, yani bir insanın isteyebileceği şeylerin hepsi.
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
«Peki mutluluğun neyle alakası var? Bunları da sıralayalım. Bir; aile ilişkileri. Mutluluğun, aile ilişkilerinin sağlıklı ya da sağlıksız oluşuyla çok yakından ilişkisi var. İki; belirli bir miktara kadar gelir seviyesi. Üç; mesleğin ve yaptığın işin senin için anlamlı olup olmaması. Dört; kendine yakın bulduğun ve yanında rahat hissettiğin arkadaş-dost-komşu ilişkisi. Beş; "Cesur ve bağımsız biri misin?" sorusuna kendi gözünden verdiğin yanıt. Kendi gözünde var olma cesaretine ne kadar sahipsin? Altı; sağlık. Dikkat ettiniz mi? "Her şeyin başı sağlık," deriz ama mutluluk araştırmasında ancak altıncı sırada yer aldı. Ve yedi… Bilin bakalım ne? Bu bir soru. "Değerlerinle vicdanın rahat mı?" Aşkınlık düzeyinde, yani inanç ve değerlerinle ahenk içinde yaşayan biri misin?»
Sayfa 126
... onca insanın yaşadığı şu koca kentte, onca eş dost arasında ve onca aile üyesi ile birlikteyken, ne denizlerin dibinde, ne de toprağın binlerce metre altında bir benzeri daha bulunmayacak korkunç bir yalnızlıkla yüzü divanın arkalığına dönük yatarken, yalnızca geçmişin hayaliyle yaşıyordu.
Sayfa 74 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Eleştiri, karşısındaki kişiyi haklılığını kanıtlamak için kendini savunmak zorunda bırakır; bu yüzden anlamsızdır. Bir insanın değer verdiği onurunu yaraladığını, onun önemli biri olma duygusunu incittiği için de tehlikelidir. Uluslararası üne sahip B. F Skinner yaptığı deneylerin sonunda iyi davranışları için ödüllendirilen hayvanların kötü davranışları için azarlanan hayvanlardan daha kolay ve daha hızlı öğrendiklerini kanıtlamıştır. Bir başka ünlü psikolog Hans Seyle, "Yaptıklarımızın onaylanmasını arzuladığımız kadar dışlanmaktan da çekiniriz, " demiştir. Eleştirilen insanda ortaya çıkan gücenme duygusu, sadece iş görenlerin, aile bireylerinin ve arkadaşların morellerini bozmakla kalır ve eleştiriye neden olan durumu düzeltmez.
Reklam
Aile içinde ve özellikle eşler arasında merhametin egemen olmasını besleyen unsurlar arasında eşlerin birbirlerini öncelikle "insan" ve "din kardeşi" olarak, sonra da "dost" ve "arkadaş" olarak görmeleri ve birbirleriyle akraba, sevgili, sırdaş, yoldaş olduklarını unutmamaları sayılmaktadır.
İnsanın olası mutluluğunun ölçüsü bireyselliğiyle önceden belirlenmiştir. Özellikle zihinsel gücünün sınırları, yüksek bir hazzı alma yeteneğini sonsuza dek belirlemiştir. Bu sınırlar darsa, dışarıdan gelen tüm çabalar, insanların ve şansın onun için tüm yaptıkları, o kişiyi sıradan, yarı hayvansı insani mutluluğun ve hoşnutluğun ötesine geçiremezler: O kişi duyusal zevklere, rahat ve keyifli aile yaşamına, düşük bir dost canlılığına ve kaba saba bir zaman öldürmeye bağlı kalır: Eğitim bile, bir bütün olarak onun bu çemberini genişletemez, genişletebilse bile, bu çok kısıtlı kalır. Çünkü en yüksek, en çeşitli ve en kalıcı hazlar, zihinsel hazlardır; gençliğimizde bu konuda ne denli çok yanılsak da bu hazlar zihinsel güce bağlıdırlar. Buradan, mutluluğumuzun ne olduğumuza, bireyselliğimize ne denli bağlı olduğu anlaşılıyor; oysa bu konuda çoğu kez akla gelen, yalnızca yazgımız, neye sahip olduğumuz ya da neyi temsil ettiğimizdir.
Abraham Maslow (1971) İnsanca temel ihtiyaçları 5 kademede inceler: 1. Bedensel ihtiyaçlar: yeme/içme/cinsellik 2.. Barınma ve güvence: ev/barınak 3. Sosyalleşme: aile/dost/toplumda yer 4. Özgüven, Özsaygı 5.Kendini gerçekleştirme
Sayfa 42 - Remzi Kitabevi,2011Kitabı okuyor
"İnsanın olası mutluluğunun ölçüsü bireyselliğiyle önceden belirlenmiştir. Özellikle zihinsel gücünün sınırları, yüksek bir hazzı alma yeteneğini sonsuza dek belirlemiştir. Bu sınırlar darsa, dışarıdan gelen tüm çabalar, insanların ve şansın onun için tüm yaptıkları, o kişiyi sıradan, yarı hayvansı insani mutluluğun ve hoşnutluğun ötesine geçiremezler: O kişi duyusal zevklere, rahat ve keyifli aile yaşamına, düşük bir dost canlılığına ve kaba saba bir zaman öldürmeye bağlı kalır: Eğitim bile, bir bütün olarak onun bu çemberini genişletemez, genişletebilse bile, bu çok kısıtlı kalır. Çünkü en yüksek, en çeşitli ve en kalıcı hazlar, zihinsel hazlardır; gençliğimizde bu konuda ne denli çok yanılsak da bu hazlar zihinsel güce bağlıdırlar. Buradan, mutluluğumuzun ne olduğumuza, bireyselliğimize ne denli bağlı olduğu anlaşılıyor; oysa bu konuda çoğu kez akla gelen, yalnızca yazgımız, neye sahip olduğumuz ya da neyi temsil ettiğimizdir. Ama yazgı iyileşebilir: Ayrıca, iç dünyası zengin olan bir kişi yazgıdan çok şey beklemez; buna karşılık bir aptal, sonuna dek bir aptal olarak, bir hödük olarak kalır; isterse kendisi cennette, etrafı hurilerle çevrili olsun."
945 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.