Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Onların birbirlerine benzediğini nasıl anlayabiliriz? Yalnızca bakarak bunu nasıl bilebiliriz? Farklılıkların ardında, bütün insanları tek bir ailenin çatısı altında birleştiren bir benzerlik olduğu düşüncesi, aklın yarattığı bir düşüncedir. “İnsanlık” düşüncesi, insan aklının ürünüdür.
Sayfa 13 - Günışığı Kitaplığı
160 syf.
·
Puan vermedi
vakit kaybı. :)
merhaba gençler ve hep genç kalanlar... giriş biraz bizi geriye götürdü, isteğim de buydu. :d neyse, hemen incelemeye koşalım. kitabın okunmaması tarafındayım. bilim kurgu diye yazıyor kitabın kapağında fakat alakası yok. saçma sapan bir kadının zırvalıklarından başka bir şey içermiyor. neymiş efendim on iki yaşındaki birileri sevgili
Dış Dünya Gezisi
Dış Dünya GezisiMeltem Erinçmen Kanoğlu · Çikolata Yayınevi · 201622 okunma
Reklam
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Atsız, (...) daha cezaevinde başladığı Bozkurtların Ölümü'nü, tahliye edildikten sonra Maltepe'de tamamladı. O aylar ailenin yegâne düzenli geliri, Annemin Cumâ günleri ikindi üzerleri Nişantaşı'ndaki 'British High School'da verdiği tarih derslerinden gelen 30 Lira idi... Ayda otuz lira, üç nüfus... Bu arada tabii yine ecdattan mevrus halılar vs. de peyderpey gidiyordu. Annem gerçi gitmesin diye çırpınıyordu ama nâfile... Gidiyor, hem de yok pahasına gidiyordu. Çünki muhtaç tarafın elindeki kartlar dâimâ daha zayıf olanlardır. Atsız'ın ise bütün bunlar muhtemelen pek umurunda bile değildi. Algıladığı bile şüpheliydi."
Ersin annesinin gerçekte olmayan bir bağı varmış gibi göstermeye çalışarak, kendini aileye tam anlamıyla ait hissetmek istediğini düşünmüştü. Ailenin üyesi olduğu halde, böyle sezgisel bir bağlılık yaratmaya çalıştığına göre hayatında dolmayan bir boşluk, bir pamuk ipliği duygusu olmalıydı.
Bu ailenin bireyleri nasıl da birbirlerini seviyorlardı! ... Kendi dünyasındaki anne babalar ile çocukları arasında bu gibi sevgi ve şefkat gösterilerine yer yoktu.
Sayfa 25 - CanKitabı okuyor
Reklam
102
Vatanım, milletim dediğin yerlerde, içinde yaşadığın insanlar yüzüne bakarak alay ediyorlar senden, değerlerinden, bedeninden, ruhundan, kemiğinden, akan kanından, yüz çizgilerinden, eylemlerinden, eylemsizliğinden, uyuyup kalkmana, hatta istediklerini yapmana rağmen; dehşetin damarlara basılışı gibi, delirircesine öfke duyuyorlar; bulsalar seni cılız anında, saplayacaklar gövdene kör kurşunları... bilinmez, belki erken yaşlarda varıyorsun farkına, dostunun, arkadaşının, ailenin; kir batağına battığını, çekip kurtarmak gelir içinden... ne âlâ! Hançer yarası gibi taşıyorsun bütün olan biteni, olacakları; daima sineye çekiyorsun... sonra ne mi oluyor Paro? Kandırmayalım kendimizi, iyiden iyiye nefret ediyorsun bu insanlardan; ses edemediğin için kendinden... bıraksalar, kaçıp gideceksin; kimselerin duymak istemedikleri, görmek istemedikleri diyarlara, yapayalnız... Ama bırakmıyorlar! Bırakmıyorlar ey! Tüm rezilliklere rağmen, tüm pisliklerine rağmen, tüm anlayışsızlıkları, tüm değer bilmezliklerine rağmen; kendi değerlerine saygı ve sevgi istiyorlar, kusursuz itaat istiyorlar! Nefret ediyorum, nefret ediyorum, nefretle soluyorum!
‘Mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır’ derdi, ‘ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez.’
Can yayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.