Sisle dolu bir çanın içindeymiş gibi. Ben de umudumu işte tam da bunun altına gömdüm. Sanki babamın semptomları bende de ortaya çıkmış gibi. Sanki bulaşıcı bir hastalık. Aradaki tek fark, kanserin bende lenf bezlerini değil de aklımı ele geçirmiş olması. Metastaslar da ruhumu kasıp kavuruyor.
İlköğretimi, okul derecesi olarak “ilk beşte” bitiren bir öğrenci olarak ortaokula kaydım yapılmıştı.
Orta okulda her derse ayrı öğretmenin girmiş olması beni -az da olsa- derslerden soğuttu. Zira her öğretmen ayrı bir karakterdi ve bu durum beni yoruyordu. Ergen aklımla hem kemdimle hem de öğretmenlerin karakterleri ile cedelleşip durdum. Nihayet
Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Fahrenheit 451 ile sınırları zorlayacağız. Etkinlik Linki: ---->>> #28996895
Dün gece inceleme yazarken Denise Kirby'nin aynı adlı romanından uyarlanmış olan “The Bookshop” filmini keşfettim. İnceleme yazmayı bıraktım ve hemen filmi açtım. İlk
Hepimiz içten içe ürkmüyor muyuz şizofren kelimesini duyunca bile ? O zaman ya bu hastalığı hiç bilmiyoruz çünkü insan en çok bilmediğinden korkar, ya da deneyimledik çünkü insan tecrübelerine güvenir.Oysa ürkecek ne varmış ki ? İnsan, aklı başka diyarlarda olanlardan değilde asıl burada, hayatın ta içinde olanlardan ürkmeliymiş..
Kitaptaki
ÖLÜM VE ÖZGÜRLÜK
Belki de yaşadıkları kasvetli derin duygular olmasaydı, böylesine kuvvetli kalemleri, şiddetli söylemleri, sarsıcı duyarlılıkları olmazdı.Dünyaya, acılarını, öfkelerini ,isteklerini, hayal kırıklıklarını şiirsel bir dille haykırarak özgürleştiler, ölümü seçtiler. Kurguladıkları romanlar gibi kendi yaşamlarının sonunu da kendileri
Birgün atomun enerjisini serbest bırakacağız, gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz, ömrü uzatıp, tüberküloz ve kanseri tedavi edeceğiz ama en düşük seviyeli insanlar tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz !
Günümüzün kanseri... Birbirimizi tanımadan, sorgulamadan evliliğe adım atmak değil mi?
Akıl birliği olmadan aşk diye adlandırdığımız o duygularla hareket ettiğimizden, görselliğin ön planda olduğu evlilikler ne acı...
Evlilikte asıl konunun kafa uyumu olduğunu gösteren güzel bir eser...