"Biz, Türk halkıyız. Arapça kitapları okuyup anlayamıyoruz. Manasını da anlamıyoruz."
Bu durum hâlâ bir sorun tek fark ise insanları meallere yönlendirmek yerine "Kur'an ' ı arapça okuyacaksınız!" Anlamak istiyorsanız yok o kitap var yok bu kitap var, "akletmez misiniz?" deki "akletmek eylemi"ni gerçekleştirtmemek için herşeyi söylüyorlar.
Almıla
@Umayalmla
·
11 Mayıs 22:39
Arsarı Bay gidip adı geçen Şeref'e kırk deve hediye etti. Pişmanlık kılıp rica olarak arz etti ki: "Biz, Türk halkıyız. Arapça kitapları okuyup anlayamıyoruz. Manasını da anlamıyoruz. Dolayısıyla amel kılmak bizim için çok zor oluyor. Eğer Arapça dinî konuları Türkçeye tercüme edip inayet kılarsanız sevaba ortak olursunuz." dedi.
Arsarı Bay'ın bu sözü üzerine Şeyh Şeref Hoca da bütün dinî meseleleri tercüme etti. Bir kitap hazırladı, kitaba Muinü'l-Mürid adını koyup Arsarı Bay'a verdi. O zamandan tâ bugüne kadar bütün Türkmenler o kitabın meselelerine göre amel kılmaktadır.
Felsefe: Akılla akletmek. Sanat: Akılla hissetmek. Din: Hislerle akletmek. Tasavvuf: Hislerle hissetmek.
Felsefe yaparken sadece akıl kullanılır, bu açık. Felsefeye duyguları karıştırmak felsefenin yozlaşmasına sebebiyet verir.
Sanat yaparken, akıl hislere önderlik eder. Aklın dizginlerini kaybettiği bir sanat delice hezeyanlara dönüşür.
Aklı olmayan birinin dini olamayacağı gibi hissedişi olmayan birinin dini de olmaz. Fakat çıkış noktası bir akıl yürütmeye dayanmaktadır; görülen güçlerin arkasında görülmeyen bir güç olmalı. Bu akıl yürütme o görülmeyen gücü hissetmeye yönelir. Yine de din, -en azından İslam- akla davet eder. “Akletmez misiniz?”
Tasavvuf hissetmekle başlar ve hissetmeye yönelir. Çünkü sufi görülmeyenin ardındaki gücü hisseder ve aklederek ulaşamam der. Daha doğrusu bunu bile diyemez. Çekilir ve kendisini çekene teslim olur. Din daha kuşatıcı bir akla teslim olmakken, tasavvuf kuşatan bir hisse teslim olmaktır.
Akılla ilişkisinden dolayı din, kendisini felsefeye müracaat etmeden savunamaz. Ne kadar felsefikse o kadar güçlüdür. Yani ne kadar aklî ise… Tasavvuf ise ancak sanata müracaat edebilir. Akla müraccat etmeyen bir din nasıl yozlaştırıcıysa, sanat dışında anlaşılmaya çalışılan tasavvuf da maksadından o kadar uzaklaşmaktadır. Felsefe kendinden geçirmez, bunu sanat yapabilir. Filozofun ve din adamının işi kitaplarladır, sanatçının ve sufininse duyularla…
Gibi geliyor bana…
Rüya
"1-)Öncelikle rüyanın ne olduğunu bilmek lazım.
İnsanın bedeni vardır, ruhu vardır, nefsi vardır. Her insanın en az bir de şeytanı vardır. Dört varlık bir arada yaşar. Eğer bize ait şeytanımız olmasaydı, emin olun nefsimiz, imanımıza daha çok hizmet ederdi
İmtihan bu ya, dörtlü gezeriz, yaşarız; beden burada kalır, şeytanımız burada
🔴BÖLÜM 1: RÜYA NEDİR ?
Öncelikle rüyanın ne olduğunu bilmek lazım.
İnsanın bedeni vardır, ruhu vardır, nefsi vardır. Her insanın en az bir de şeytanı vardır. Dört varlık bir arada yaşar. Eğer bize ait şeytanımız olmasaydı, emin olun nefsimiz, imanımıza daha çok hizmet ederdi
İmtihan bu ya, dörtlü gezeriz, yaşarız; beden burada kalır, şeytanımız
Vakıa'ya göre şekil alan ideolojiler, iki dünya'da insanı hüsran eder.
Batıl davanın sonu ahiret azabıdır!
İsrail protestosunda gözaltına alınan, Mavi Marmara şehidi Cengiz Akyüz’ün kızı Beyza Akyüz:
“MOSSAD ajanlığına varan ithamlar bana bir kez daha yaşadığım ülke gerçeğini öğretmiş oldu!”
"Hepimiz sussak, gözlerimizi