"Beni asla kabul etmeyeceksin." Yüzüne baktım. "Ne kadar çabalarsam da, ne kadar öyle olmamasını dilesem de önemi yok... Sen benim kocam değilsin, ben de senin karın değilim. Evliliğimiz - tüm ilişkimiz- bir yalandı. Bir aldatmaca. Bir kandırmaca. Biz doğal düşmanlarız, Reid. Sen her zaman bir cadı avcısı olacaksın. Ben de her zaman bir cadı olacağım. Ve her zaman birbirimize acı çektireceğiz."
Aldatmaca ile dolu olan bir dünya yarattığınızı bile bile kime ve neden gücendiğinizi kestiremeden, tüm bu aldatmacalar, karışıklıklar arasında içiniz sızlar da sızlar, bilmedikleriniz arttıkça sızılarınız da o oranda çoğalır.
Sayfa 17 - Dokuz Yayıncılık, Fyodor Mihailoviç DostoyevskiKitabı okudu
''...kendimizi hayvanlardan ve bitkilerden üstün görmemiz büyük bi'aldatmaca, insanlık diye yücelttiğimiz şey aslında ne aşağılayıcı bi'kavram diye düşündüm.''
Kendimizi hayvanlar ve bitkilerden üstün görmemiz büyük bir aldatmaca, insanlık diye yücelttiğimiz şey aslında ne aşağılayıcı bir kavram diye düşündüm.
Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle “antisosyal kişilikler” şahsi kazanç uğruna yaşamboyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler.
Aldananlar, aldatanlarla bir safta sanıyorlardı kendilerini. Bir yanılgıydı bu, bir aldatmaca. Silkinebilseler görüvereceklerdi gerçeği. “Aldatmaca ne kadar açık!” diye düşündü. Demek insanoğlu gözüne batanı görmeyecek kadar kör.