Para, farklılık toleransı ve toplumsal sınıf… Evet bu kitabın özeti olmak için tek başına yeterli. Okurken, bölümler ilerlerken zaman zaman boş bir kitap olduğunu düşündüğüm oldu. Hikayenin yetersiz ve basit olduğunu da beraberinde. Ama kesinlikle hiçbiri değil.
Aksine, hayli derin bir hikayesi var Ariel’in. Kültürlerin öğrenilmiş ve öğretilmiş çaresizliklerini, paranın nasıl her şeyin merkezi olduğu gerçeğini ve farklılıkların, iyi dahi olsa, nasıl bir çıkar nesnesine dönüşebileceğini anlatıyor Ariel. İnsan ya gerçekten insandır ya da değildir. Bir insan kendi özü olmadan yalnızca bir statüden ibaret olamaz, diyor kitap. Oysa bütün dünya içi boş statü insanları ile dolu. Ünvanımızla karşılanıyor, ona göre saygı görüyoruz. Veya sembolik değerlerimiz “görece” yetersizse dünyanın en iyi insanı olsak bile faydasız.
Ayrıca hikaye insanın kendi canavarını yaratması gibi de düşünülebilecek bir konu. Her buluş insanlık için iyi midir yoksa sırf para ve şöhret için buna gerek var mıdır görebiliyoruz hikayede. Özetle, iyi kitaptı. Sonuna kadar okuyup dingin bir kafayla düşününce kitabın hoş bir tesir bıraktığını göreceksiniz.