Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ömer b. Abdülaziz, Hasen’e gönderdiği bir mektubunda “ Talebelerinle bana yardım et” demişti. Hasen, Halife’ye şu cevabı yazdı: “Benim talebelerimden olup dünyayı arzulayanlara senin ihtiyacın yoktur. Ahireti arzulayan talebelerimin ise sana ihtiyacı yoktur. Fakat sen soyu sopu düzgün kimseleri görevlendirmeye bak. Zira onlar Allah’a karşı gelmekten sakınmaz ise de insanlardan haya ederler. Haya ettiklerinde ise güzel muamelede bulunurlar.
Sayfa 12 - Timaş Akademi, İstanbul, 2023Kitabı okudu
Acılar gelir kalır pencerede, sokak aralarında, belki de çatıda ya da en onulmadık yerler neresi ise. Pek çoğu dışlar onları...yahut küflenip yok olma ihtimaline sarılır. Acılar kalpleri sıkıştırıp durmasın, hatta mümkünse evrenden taşınsınlar, nazar etmeyelim aman onlara göre. Ama hakikatin peçesini kaldırıp seyrüsefa eden bir insanı, kamil kılan şeyler burda günyüzü eder. Hayatın sadece sevinçlerden teşekkül edemeyeceğini anlar. Fehmeder dünyanın yüzünü. Ve daha sonra yine anlar ki mütedeyyin insan, ızdırabı, terbiye olunmak için misafirperverlikle başköşede ağırlar. Selamlar onu, gideceği güne kadar kulak kesilir, ondan devşireceklerine odaklanır. Duygular derinlik kazanır onda. Âlemin zikrini dinlemeye doymaz. Zerreden kürreye manada kürek çeker.Her sabah, kibir gömleği yerine üzerine geçireceği bir tevazu gömleği edinmenin gerekliliğine inanır. Ve dünyanın, eteğine tozu bulaşmış, saçı başı dağınık, elleri çamurlu yüzünde saklanan acziyetini manzara olarak koyar başucuna. Pirüpak, ütülü, nizami olan siretinden içeri, yüreğinde taşıdığı meczuptan nasihatlari dinleye dinleye dolanır günlerin koynunda. Aslolan, o hep arar, buldum diyemez, ucu açık bir hakikat denizi hep bir kulaç daha, bir adım daha ötesi... 🌾
Reklam
Eğer ki âlemin nizamı idrak edilirse onu tanzim edene, oradaki ilim hissedildiği ölçüde âlime, sanat fark edildiği takdirde sanatkâra erişmek mümkün olacaktır.
Şehit edebiyatı yapıp sahte çürük raporu alanlar:
Osmanlı elçilerinden Ahmet Rasim Efendi savaşa dayalı politika sisteminin artık geçersiz sayılması gerekliği ni açıkça savunmuştur. "İnsanoğlu'nun savaşlardan uzak kalması her vakit mümkün olmamakla birlikte, Nizamı Alemin esası savunma üzerine kurulmuşturr ve dünya mülkünün mamur ve sağlam olması, duruma göre düşmanlarla barış yapmaya ve dostluklar kurmaya bağlı kalmıştır ( .. .) Başka dinlerde bulunanları tamamen dünyadan kaldırmak veyahut 'her zaman düşmanın burnunu yere sürtüp haddini bildirmek ehli İslamın görevidir" diye itikad edenler olmuştur. "Hareket olmayıncı bereket olmaz, bu ülkeler kılıçla alınmıştır, Padişah lslamın kılıcı keskindir (...) Kızıl Elma'ya de gitmesine ne mani vardır" diye tumturaklı laflarla cahilliklerini itiraf edenler (vardır). Sandalye üzerinde Hamzaname nakleden pehlivanlar gibi boş laflar edip Kızıl Elma semtini, Buğdan'dan gelen alyanak elma gibi yenir şey zannederler."
18. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Osmanlı elçilerinden Ahmet Rasim Efendi savaşa dayalı politika sisteminin artık geçersiz sayılması gerektiğini açıkça savunmuştur: "İnsanoğlu'nun savaşlardan uzak kalması her vakit mümkün olmamakla birlikte, Nizamı Alemin esası savunma üzerine kurulmuştur ve dünya mülkünün mamur ve sağlam olması, duruma
Sayfa 30 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Amin
Dünya değişti. Ayaklar baş, başlar ayak oldu. Âlemin düzeni, nizamı bozuldu. Sen ıslah eyle Rabbim.
Reklam
Düşünmeliyiz
Ki; dînimizin, vatanımızın ve maddî mânevî değerlerimizin bugünlere ulaşması, âlemin nizâmı, hak ve adâletin cihana hâkim kılınma- sı için, geçmişte sahâbe-i kirâm, selef-i sâlihîn ve şanlı ecdâdımız ne kadar gayret etmişti, biz bugün ne kadar gayret içindeyiz? -Vefâ borçlu olduğumuz ashâb-ı kirâma güzelce tâbî olabiliyor muyuz? -Kendilerinden feyz aldığımız geçmişteki sâlihlerin nurlu yolunu gönül dünyamızda ne kadar yaşatabiliyoruz? -Ecdâdımız'a lâyık nesiller olabiliyor muyuz?
Osman Nuri Topbaş
Osman Nuri Topbaş
Düşünmeliyiz ki; dînimizin, vatanımızın ve maddî-mânevî değerlerimizin bugünlere ulaşması, âlemin nizâmı, hak ve adâletin cihana hâkim kılınması için, geçmişte sahâbe-i kirâm, selef-i sâlihîn ve şanlı ecdâdımız ne kadar gayret etmişti, biz bugün ne kadar gayret içindeyiz? ‒Vefâ borçlu olduğumuz ashâb-ı kirâma güzelce tâbî olabiliyor muyuz? ‒Kendilerinden feyz aldığımız geçmişteki sâlihlerin nurlu yolunu gönül dünyamızda ne kadar yaşatabiliyoruz? ‒Ecdâdımızʼa lâyık nesiller olabiliyor muyuz? osmannuritopbas.com/27-aralik-2023....
Şeyh Nizami şöyle buyurur ;
Arşı, şeriat ve şiiri beraberce yarattılar; Sonra âlemin işini bu üçüyle düzenlediler. Sözden daha yüce bir cevher olsaydı, Söz yerine yeryüzüne o indirilirdi.
Sayfa 25 - EpubKitabı okudu
İslam siyaset düşüncesi âlemin yaratılış düzeniyle uyum içinde, adalete dayalı siyasi nizamı sağlamak ve devam ettirmek üzerine kuruludur.
176 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.