Aylak Adam romanı dört ayrı bölümden oluşuyor: Kış, İlkyaz, Yaz, Güz.
Kış tam bir kış gibi okuması da soğuk geçti. Anlatıcı sürekli değişiyor monologlar vs. anlamakta güçlük çektim.
İlk yaz da oturuyor bazı şeyler.
Kitaptaki baş karakterimizi bay C. yi teyzesi büyütüyor. Bay C. babasından dolayı çocukluk travmaları olan biri. Adını sevmiyor ve onu kullanmıyor. Kendine “Aylak” diyor çünkü çalışmıyor, babasından kalan mirasla rahat bir şekilde hayatını sürdürüyor.
Kendisine uygun bir sevgili bulma çabasında.
Alışkanlık, tekdüze hayat en büyük korkusu. Öyle ki aynı lokantada birden fazla yemek yediğinde bile rahatsız hissediyor kendini. Bir yere ait olmak, kendini ona uydurmak, korkunç bir düşünce ona göre. Nitekim alışmaktan korkuyordu... Bir yerleri olması kötüydü. Sonra insan kendinin değil, o yerin isteğine uygun yaşamaya başlardı." diye söyleyerek dile getiriyor bunu bize.
Hayatını böyle yaşaması babasına karşı oluşturduğu kendince bir tepkidir. Babası neyse o tam tersini yapmak istiyor.
(Ne yazık ki ön teker nereye giderse arka teker de oraya gidiyor)
Kahramanımız aslında tüm kitap boyunca kendisini büyüten teyzesinin şefkatine, sevgisine benzer bir sevgi nesnesi aradığını anlar.
Keyifli okumalar
