Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
216 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
“HATIRLA, Kelimelerin Serüveni…”
Bir etimoloji kitabı ne kadar gülümsetebilir ki? Yazar bu 2. kitabında da bunu başarmış, aralara sohbet havasında kendi yorumunu katmış, kendi düşüncelerini samimiyetle aktarmış. Okurken yüzümde tebessüm oluşurken, elime kalem alıp, ‘dur şu da güzelmiş, unutmayayım’ diye diye kendimi birçok not alırken buldum.. Gün içerisinde o kadar çok kelime kullanıyoruz ki. Hiç düşündünüz mü, seçtiğiniz kelimenin nereden geldiğini, biz onu neden öyle dediğimizi? Dil denen şey uçsuz bucaksız bir deniz gibi. Derinlerine indikçe daha çok hayrete düşürüyor insanı. Hint-Avrupa dilinden evrilip, çevirilerek başkalaşan çok fazla kelimemiz var gerçekten. Örn. Yediğimiz bir meyvenin aslında bir ülke adından alındığını, daha önce güzel bir anlamı olan bir kelimenin şu an argo olarak kullanılması, veya bunun tam tersi. Okurken hayret etmeden yapamadım.. Bir de hazır yeri gelmişken; biliyoruz ki Türk dili pek çok yabancı dillerle alışveriş içinde olmuş, Arap ve Fars etkisini derinden yaşamış. Yüzyıllar boyu belleğimize yer etmiş kelimeleri bir anda ‘bunlar yabancı’ diyerek kenara atmak elbette olmayacağı gibi, neyin ne olduğunu, nereden geldiğini, ama Türkçe alternatiflerinin de olup olmadığını bilmek durumundayız. Çünkü DİLİMİZ KİMLİĞİMİZDİR. Sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitap. Ben alanımda okumayı sevdiğim için beğendim. Siz de Kelimelerin Serüvenini merak ediyorsanız, bu yolculuğa mutlaka çıkmalısınız…
Hatırla
HatırlaAlp Paksoy · Ötüken Kitap · 2020130 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
İrademiz, bizim Kontrolümüzde ve bizden güçlü değil.
Merhaba sevgili okurlar:) öncelikle genç arkadaşlarımın bu incelememi özellikle okumalarını tavsiye ediyorum, herkese hitap eden kitaplar olduğu gibi zaman, zaman birilerine yada bir kesime hitap eden kitaplarda vardır ve bu kitabımız gençlere hitap ediliyor tabi gençleri çok daha ağırlıklı konu edinmiş ama, bir çok insanın ortak huylarını konu
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Ediz Yayınevi · 201829bin okunma
Reklam
Eski Türklerde Çocuğa Ad Koymak
“Eski Türklerde çocuğa ad vermek, çocukların bir beceri gösterip göstermemesine bağlı bir kavramdı. Bir insanın adı, onun özüne ilişkin bir işaret olabileceği için, konacak adla o adı taşıyacak kişinin arasında muhakkak uyum olmalıydı. Yıllar boyu çocuk ölümlerinden usanan halkın çocuklarına ‘Dursun, Durmuş, Satılmış, Ömür, Yaşar’ gibi adlar vermesi tamamen tedbir amaçlıydı. Bunlara ek olarak kötü ruhları bebeğin değersiz olduğuna inandırmak için, ‘İtalmaz, Domuzbay, İtboku’ gibi isimler de tercih edilmiştir. ‘Yeter, Kafiye, Sonay’ gibi isimler ise, yöresel doğum kontrol yöntemi olarak görülmüş ve daha fazla çocuk istemeyenlerin başvurduğu bir metot olmuştu. Eski Türklerde, çocuğun doğduğu gün yaşanan olaya göre ad konması da hayli yaygın bir durumdu. Mesela düşman o gün yenildiyse, çocuğa ‘Yağıbasan’ adı, o gün misafir geldiyse ‘Konukkeldi’ adı, o gün yemek dağıtıldıysa ‘Aşbergen’ gibi adlar çocuğa verilmekteydi. Tüm bunlara ek olarak çocuğa ‘Tuna, Fırat, Dicle, Seyhan’ gibi coğrafi adlar, tarihi olay ya da gün veya kavim, boy adlarını koymak da yaygın görülen bir durumdu.”
Sayfa 167Kitabı okudu
Gamzedeyim
“Türkçede, Farsçadan giren bir ek var: ‘-zede’. Bu ek Farsçada ‘vuran, vurulan’ gibi anlamlara sahiptir. ‘Hafifçe yaralamak’ anlamındaki ‘zedelemek’ fiili de bu ekten gelir. Ayrıca ‘depremzede, afetzede, kazazede’ gibi sözcükler de bu ekten türemiştir. Bir de çok güzel bir şarkının tıpkı kendisi gibi güzel bir sözü var: ‘Gamzedeyim, deva bulamam.’ Buradaki ‘gamzedeyim,’ sözü aslında ‘çene, yanak gibi yerlerde bulunan küçük çukur’ anlamındaki ‘gamze’den bahsetmemektedir. Bu söz, ‘tasa, kaygı, üzüntü’ anlamındaki ‘gam’ sözüyle ‘-zede’ ekinin birleşmesiyle oluşmuştur. Haydi şimdi şarkıyı bir de böyle dinleyin…”
Sayfa 120Kitabı okudu
Çin’de Soyadları
“Çin’de M.Ö. 2852’de soyadı almanın mecburi olduğu söylenir. Ancak Milattan önceden beri soyadı kullanan ‘koskoca’ Çin’de, farklı soyadı sayısı hâla 400 civarındadır. Yani milyonlarca Çinli aynı soyadını taşır. Ve ayrıca 1911 Devrimi’ne kadar aynı soyadını taşıyan Çinliler birbirleriyle evlenemezdi.“
Sayfa 168Kitabı okudu
126 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
“KÖK, Kelimelerin Serüveni…”
Başta etimoloji meraklıları olmak üzere, Türkçemizin güzelliğine bir kez daha hayran olmak isteyenler için bu bir başucu kitabı. Bizim sanıp başka dillerden alıp dilimize yerleştirdiğimiz bir sürü kelimenin kökeniyle birlikte hikâyesi de anlatılıyor. Dillerle uğraşan biri olarak bildiklerim çoğunluktaydı, ama bilmeyip şaşırdıklarım da oldu. Özellikle doğru bildiğimiz yanlışlar konusunda oldukça faydalı. Kitabın bir güzel yeri de, şüphesiz dilimizle ilgili ara ara siyah sayfalara kondurulmuş özlü sözlerdi.. Günlük hayatta sıkça kullandığımız kelimeler, eski Türkçe olup artık kullan(a)madığımız kelimeler, tabirler, deyimler, ev aletleri, şehir adları, organ-uzuv adları, aylar ve günlerin anlamları, vs. Hacmine nazaran ziyadesiyle bilgi yüklü ve eğlenceli bir dile sahip bir kitap. Böyle keyifli bir kitap okumamıştım, yazar yer yer esprilerle kitaba renk kattığı için de beğendim. Kelimelerin serüvenini merak edip, kitapla bu yolculuğa çıkmak isteyen herkese tavsiye ederim. Yazarın yakın zamanda ‘
Hatırla
Hatırla
’ isminde bir etimoloji kitabı daha çıkmış, onu da listemize alalım.. Son olarak kitaptan bir alıntı bırakalım: “Türkçe, tek bir ekle yalnızca bir kelime türeterek ‘Benden bu kadar der mi?” (demez tabii ki). Zengin Türkçemizin kıymetini her geçen gün daha da anlamak dileğiyle…
Kök
KökAlp Paksoy · Ötüken Neşriyat · 2019546 okunma
Reklam
Desteğiniz için sonsuz teşekkürler!
Sevgili kitapçokseverler, youtube.com/c/OkurSohbetleri adresinde yaklaşık 8 aydır yayınladığımız podcast kanalımız YouTube tarafından resmi iş ortağı olarak kabul edildi. Bizi izleyen, dinleyen ve desteğini gösteren herkese içten, sonsuz teşekkür ediyoruz. Bu YouTube işlerinden anladığımız kadarıyla izlenme, beğeni ve yorum bizi algoritmada öne çıkarıyormuş. Uygun vakti olan, içinden gelerek destek olmak isteyen kitapseverlerimizin bu anlamda yardımcı olmaları bizi çok mutlu eder. Emeğimizin karşılığını bir nebze de olsa almış oluruz. Eski/yeni bölümlerde görüşmek dileğiyle. Kendinize çok iyi bakın. Okur Sohbetleri ekibi, Tolga Alp TURGUT Sevan DONİKYAN R. Arda KALAYCI
Fes
“Özellikle II. Mahmud Dönemi’nde yaygınlaşan, hatta bu dönemde saray ve çevresinde Avrupai giyinme modası başlayınca II. Mahmud için ‘gâvur padişah’ nidalarının yükselmesine sebebiyet veren şeylerin başında gelen ‘fes’, adını imal edildiği ülke olan ‘Fas’tan almıştır. 1840’tan sonra ‘fes’in iyice yayılmasıyla vatandaşın dilinde ‘fes’ için ‘gâvur işi’ kelamı dolaşmaktaydı. Tıpkı 1925’teki ‘Şapka İnkılabı’ndan sonra hayatımıza giren ‘şapka’ya dendiği gibi!”
Dolar
“Şu an şunu yazarken bile, acaba düşüyor mu, yükseliyor mu bilmediğim, bir türlü dikiş tutturamayan bu lanet para birimi, adını hâlihazırda Çek Cumhuriyeti’nde bulunan ‘Joachimstal Madenleri’nden almaktadır. 16. Yüzyılda bu madenlerde üretilen paraya ‘vadiden’ anlamına gelen ‘thaler’ adı verilmiş ve zamanla çeşitli dillere muhtelif kılıklara girerek, ‘dolar’ sözcüğü yayılmıştır.”
Farsçadaki -ber eki
“Farsçada, eklendiği kelimeye ‘alan, getiren, götüren’ anlamı katan -ber eki, onlarca sözcük türetmiş bir ektir. Arapça kökenli ‘nal’ kelimesine eklenen bu ek, Osmanlı Türkçesinde ‘nalber’ şeklinde görülmüş ve günümüzde ‘at nalı yapan demirci’ manasıyla ‘nalbur’ şeklinde yerini almıştır. Yine ‘gönül alıp götüren, alımlı, güzel kadın’ anlamındaki ‘dilber’ sözcüğü de; ‘yol gösteren, kılavuz’ manasındaki ‘rehber’ kelimesi de, -ber ekinden türemiş kelimelerdir. Türkçede ise, ‘insanlara Allah’ın buyruklarını bildiren, onları Allah yoluna, dine çağıran kimse, elçi’ anlamındaki ‘Peygamber’ kelimesi de; ‘haber’ anlamındaki ‘peygam’ sözüyle -ber ekinin birleşmesiyle oluşmuş ve bir nevi ‘haber getiren’ manasıyla dilden dile yayılmış bir sözcüktür.”
Sayfa 103Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.