Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alper CAYMAZ

"Din ile siyaset aynı arabada gittiğinde, sürücüler karşılarında hiçbir şeyin duramayacağını sanır. Dümdüz gider, hızlandıkça hızlanırlar. Engelleri tamamen göz ardı eder, körlemesine gidenlerin uçurumu çok geç fark edeceğini unuturlar."
Sayfa 514 - PaulKitabı okudu
Reklam
Rüzgara boyun eğen söğüt serpilip büyür ve sonunda söğütlerin sayısı öyle artar ki rüzgara karşı duvar olurlar. Söğüdün gayesi budur.
Eğer balinalar hâlâ tehdit altındaysa asıl suçlanması gerekenler Norveçliler ve Japonlardır. Biz hiçbir zaman bir türün kökünü kurutmaktan suçlu olmadık ama cezasını çeken yine biziz.
Sayfa 260 - Kızılderili Frank Anawak'a söylüyorKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O ortalarda yokken ben Müzeyyen'i ve ufaklığı su sızdıran bir kanoda kürek çekerken görmüştüm. Yanlarında paralel yüzmüştüm. Ufaklığa, suda maskaralıklar yapmıştım. Maskaralığı, "Ufaklık sana söylüyorum, annesi sen anla." şovuna dökmüştüm. Müzeyyen, "Daha çok gülerdim ama bu aralar havamda değilim." bakışıyla bakmıştı. Ben abartmadan ısrar etmiştim. Başarılı da olmuştum. Sandalı üçümüz birlikte kıyıya çekmiştik. Bana bir haller olmuştu. İşi gücu bırakıp kafayı yazmaya takmıştım. Belki de yanlışım bu olmuştu.
Sayfa 52 - Yazar Müzeyyen'i Galata'da izlerken ilişkilerini benzetmeyle açıklıyor. O dediği Müzeyyen'in eski ilişkisiKitabı okudu
... onu tercih etmesinin sebebi ise onu Marius'ten daha az görüyor olmasıydı. İnsanları görmemek onların çok mükemmel olduklarının varsayılmasına neden olur.
Reklam
Görüldüğü gibi bir dini yeni benimseyen bir müminin sarhoşluğunu yaşıyor, inancına sıkıca bağlanıyor, aşırıya kaçıyordu.
Sayfa 746 - Marius, Napoleón'u ve babasını öğrenirken...Kitabı okuyor
Bir ermiş olmak istisnadır, dürüst bir insan olmak kuraldır. Yanılın, gücünüzü kaybedin, günah işleyin ama dürüst olun.
Sayfa 16 - M.MyrielKitabı okuyor
Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı.
Sayfa 91 - BünyaminKitabı okudu
Yaşam, şimdi ancak kavranılması ve anlaşılması gereken; oysa yaşanması, gerçeğine inilmesi ilerideki yıllara atılan bir yabancı öğe gibi önümüze getirilmiş. Coğrafya derslerine getirilen yerküre gibi. Kimse yaşadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaşamın kendisi olduğundan söz etmiyor. Her an belirtilen bir öğretiye, bizler hep hazırlanıyoruz. Neye?
Sayfa 25 - Yazar okuldaki iç sıkıntısından bahsediyor.Kitabı okudu
Liderlik
Subay Ralph'ın tepesinden, boyalı çocuklar grubuna baktı: "Burada patron kim?" Yüksek sesle, "Ben" dedi Ralph. Kızıl saçların üstünde çok acayip bir kare şapkadan arta kalanı taşıyan, beline de bir gözlükten arta kalan takılı bir oğlan, bir adım attı ileriye doğru; sonra fikir değiştirdi. Olduğu yerden kıpırdamadı.
Sayfa 247 - Bir lider Niçin ve neye hizmet etmesi gerektiğini asla unutmamalıdır. Ralph' ın her şeye rağmen "Ben" diyebilmesi çok etkileyici.Kitabı okudu
Reklam
Fakir olmak üzerine
"Bu dünyada doğru dürüst bir şeyler yapabilmek için hala cesaret ve inancım olsaydı ne yapardım biliyor musun?" "Hayır" demiştim. "Zengin ailelerinin çoçuklarına bakacak bir cemiyet kurardım, o aptallar 'toplumun dışındakiler' deyimini hep fakirler için kullanıyor."
Sayfa 53 - Yaşkı Derkum Schneir'eKitabı okudu
Ölüm
"Cellat kütüğüne çıkılan ilk basamakta ölüm, yaşam boyunca taşınan maskeyi söküp alır ve böylece gerçek yüz ortaya çıkar."
Sayfa 471 - Kont, idamı seyrettikten sonraKitabı okudu
İntihar
Kendi kendine, düşmanları hakkında, ölümün sükunet olacağını ve acımasızca cezalandırmak isteyen için ölümden başka araçlar olduğunu söyleye söyleye intihar düşüncelerinin kasvetli durağanlığına düştü; felaketin yokuşunda böyle karamsar düşüncelerin pençesine düşenin vay haline!Bu, pırıl pırıl dalgaların maviliği gibi uzanan ama içinde yüzenlerin, ayaklarını kendine çeken, soğuran, yutan, katrana benzeyen bir balçıkta gitgide gömüldüklerini hissettikleri o ölü denizlerden biridir. Bir kez böyle bir duruma düştüğünde ilahi yardım gelmezse her şey bitmiştir ve harcayacaği her çaba onu ölümün derinliklerine daha da çeker.
Sayfa 156 - Dantes;zindanda,umutsuzKitabı okudu
Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir; olgun insanin özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.
Sayfa 176 - (Wilhelm Stekel)Kitabı okudu