Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Soru
Sevgili okurlar sizlere bir sorum olacak. Yaşadığım bir durumu sizler de yaşıyor musunuz diye merak ediyorum. Bazı kitapları elimde okumadığım bir sürü kitap olduğundan satın almak istemiyorum. Bu kitapları pdf olarak okumaya karar verdim o yüzden. Ama biraz okumaya başlayınca çok fazla satırın altını çizmeye başladığımı idrak ediyorum ve bu tarz altını çok çizdiğim bir kitabı bilgisayar ya da telefon aracılığıyla pdf olarak değil de elimde tutabildiğim ve yanlarına gerçekten notlar alabildiğim bir şekilde okumak istiyorum. Sonra henüz okumadığım bir sürü kitabımın olduğunu hatırlıyorum ve onları okuduktan sonra bu kitabı şimdilik pdften okumayayım sonra satın alırım, istediğim gibi gerçek anlamda satırların altını çizemeyeceğim diyip o güzel kitabı yarıda bırakıp başka zamana erteliyorum ve evdeki kitap fazlalığından bir türlü ona sıra gelmiyor. 🤔
68 syf.
·
Puan vermedi
Uzun zaman önce okuduğum ve açıkçası saçma ünlü olan bir kitap. Bu kitabı gerçekten okuyanlar kitabın aşk üzerine değil de takıntı üzerine olduğunu anlar. Kesinlikle daha fazla öne çıkması gereken kitaplar var. İçinde çizilmelik cğmelelr var mı? Var? Elbette. Ama hikaye akışı olsun, hikayenin kendisi olsun kesinlikle beğenmedim. Bu hikayeyi hastalıklı bri takıntı olarak enpoze etselerdi rahatsız olmazdım ama buna aşk adını verdiler. Ya ben hiç aşk kitapları okumadım (aşık olmadım demiyorum bakın dkdkdkdk) ya da bu kitaptaki şey kesinlikle aşk değil. Bunun yerine martın eden okuyun. Ha ben yok ince bişi istiyorum derseniz Beyaz geceler okuyun. Ama bunu... Cık....
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225bin okunma
Reklam
472 syf.
9/10 puan verdi
Selaamlarr!! Öncelikle tiktokta da destek olmak isterseniz kullanıcı adım : @bookswithemir İlk olarak minik bir not düşmek istiyorum bana göre kitap ne 9 puan ne de 8 puan tamı tamına 8,5 puanı hak ediyor. Eleştirimi söylemeden önce neden puan kırdığımı açıklayayım ; 1 puanı kırdım çünkü kaçırılmadan öncesini ve sonrasını çook fazla uzattığını düşünüyorum. 1 puanı daha kırdım çünkü bari bu kitaba romance sokmayın diye düşündüm ama yazarın notu kısmını okuyunca yazara bir tık daha hak vermeye başladım o yüzden 1 puan değil de yarım puan kırayım dedim :D O yüzden kitap bakılınca tam 8,5 puanı hak ediyordu. Eleştiriye geleceksek ; Karakterlerin iç dünyası gerçekten çok güzel işlenmişti. Sayers'ın gerçekten aklıyla oynanması, gerçek ile yanlışı ayırt etmekte zorlanışı ve kimlik bölünmesine uğraması her şey çok güzel yansıtılmıştı. Zaten yazarın notunu okuyunca da Ruh Sağlığı üzerine lisans ve yüksek lisans yaptığını öğreniyorsunuz bölümünden kaynaklı da olsa gerek gerçekten çok gerçekçi işlenmişti. Olayların bu kadar uzatılmasına gerek var mıydı emin değilim 468 sayfa yerine 360 sayfa olsaymış gerçekten harika bir kitap olurmuş. Yazarın yazım dili oldukça akıcıydı tam olarak not almadım fakat yaklaşık 1,5 - 2 günde bitirmiş olmam lazım. Eleştirime katılıp katılmadığınızı yorumlarda tartışabiliriz bir sonraki incelemede görüşmek üzere kitaplarla kalın <3
Karanlık Oda Kuralları
Karanlık Oda KurallarıRobin Roe · Artemis Milenyum · 202396 okunma
110 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Gömülü Şamdan
Stefan Zweig'ın yine güzel bir eseriyle karşınızdayım. Bu eserde de yine kalemini konuşturmuş üstad. İncelemeye geçmeden önce çoğunuzun da bildiği gibi Stefan Zweig ateist bir Yahudiydi. Ateist olmasına rağmen böyle bir kitap yazması ait olduğu ırka vefa borcunu ödemesi gibi anlamlı olmuş. Kitapta 455-456 yıllarında sürgünde, farklı topraklara dağılmış, güçsüz, çaresiz ve yalnız Yahudi halkının dinlerinin sembolü olan ve kutsal saydıkları şamdanın başına gelenleri anlatıyor. Dili yalın ve sade, yer yer betimlemeler var. Stefan Zweig'ın diğer kitaplarına kıyasla bu kitapta çok fazla betimleme yok, ağır bir kitap değil yani. Rahatlıkla sıkılmadan okuyabilirsiniz. Çünkü olaylar film şeridi gibi aklınızda canlanıyor. Kitapta yedi kollu şamdanın başka bir imparatorluğun eline geçmesiyle cemaatin yaşlıları yanlarına yedi yaşında ki Benjamin'i alarak yola çıkarlar. Şamdanı alamazlar ama dinlerini, çektikleri ızdırapları ve dinlerinin çok önemli bir sembolü olan şamdanı Benjamin'e anlatılar. Yıllar yıllar geçer Benjamin'de artık şamdanı görüp, onu diğer gençlere anlatan yaşlılardan biri olur. Daha sonra şamdan tekrar ortaya çıkar ve bu sefer onu almak tek çareleridir. Benjamin yanına genç bir delikanlı alıp şamdanın peşine düşer. Kitabı okurken zamanında Yahudilerin çektiği acılara çok üzüldüm. Zamanında insanlar gerçekten çok acı çekmiş. Ama şimdi tekrar dünyaya baktığımda sadece acı çekenin dini ve milleti değişmiş. Ben kitabı sıkılmadan severek okudum. Umarım sizlerde beğenirsiniz keyifli okumalar.
Gömülü Şamdan
Gömülü ŞamdanStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202214,2bin okunma
164 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Son Ada kitabını okumuştum. Bu kitabı da devamı olacağını düşünerek aldım. Ama devamı değil de kitabın güncellenmiş -görsellerin eklenmiş- ve çocuk gözüyle ele alınmış haliymiş. Tek solukta okunacak, açık bir dille yazılmış kitap. Çocuklardan yetişkinlere herkesin okumasını tavsiye edebileceğim bir eser.
Son Adanın Çocukları
Son Adanın ÇocuklarıZülfü Livaneli · İnkılâp Kitabevi · 20203,587 okunma
293 syf.
·
Puan vermedi
öncelikle kitabı bitirdiğimde abartıldığı kadar varmış dedim. çok başarılı bir terapist danışan örneği gördüm. dr. furi’nin deborah’ın yavaş yavaş ve büyük bir sabırla birkaç yıla iyi oluşuna şahit olması çok güzeldi. onu bırakmaması ve inanması da.. hayatta bizi anlayan insan olmazsa zaten düştüğümüz yerden kalkamayız. kitapta olduğu gibi sadece düşmekle de kalmayıp psikolojik sağlığımızı kaybedebiliriz. anlaşılmak bu yüzden çok özel bir duygu. ve bu da herkesin yapabileceği bir şey değil. psikiyatrist bile olsa. kitapta dr. furi’nin iş için bir süreliğine başka yere gitmesi ve onun yerine başka doktorun gelmesi ama deborah’ın samimiyet kuramamasında olduğu gibi terapistte olsak herkesle uyumumuz tutmayabilir. deborah adına sevindiğim bir sonla bitmiş oldu. iyileşme süreci adım adım ama oldukça zor bir savaş vererek geçti. ben de kendimi sorguladım böylelikle. doktorun dediği gibi kimse bize gül bahçesi vadetmedi. en başta bunu kabullenerek devam etmeliyiz hayatımıza. devamlı mutlu hissetmek diye bir şey de olmadığına göre bu dünyada mutluluk değil de yalnızca huzuru aramakla meşgul olmak istiyorum. kendimle tüm savaşlarım bunun için olsun. kitap bana bunun farkındalığını hatırlatmış oldu.
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202114,1bin okunma
Reklam
116 syf.
10/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
Ölümün Gerçekliği.
Kitap 5 farklı hikaye ile okura sunulmuştur. Nezdimde yaşamış en büyük yazar Tolstoy’un usta kaleminden ölümün korkunç gerçekliği ve özellikle ölüm anının gerçekliği yazılmıştır. Tolstoy ölümü en iyi işleyen yazardır,hayatımda ölümün gerçekliğini bu kadar anca ölünce anlayabilirim. Eleştirisel olarak hikayelerin çokluğu ve uzunluğu paralel değil. Realist bir çizgide işleyen hikayelerin çoğunun sonu yine gerçekçi biter ama sonlar Tolstoy’un kalemi tarafından manipüle edilmiştir. Bu kitabın Tanrı’sı Tolstoy’un kalemi, vahiycisi ise ölümün durdurulamaz gerçekçiliği ve var oluşundan doğan korkunçluğu idi.
Üç Ölüm
Üç ÖlümLev Tolstoy · İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,4bin okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
Erdil abi anlaşılması zor bir insansın ilk kitapta olan o depresif kalemin bunda da var çok farklı bir tarzın var kesinlikle hoş vakit geçirmek için değil ama içimdeki dehşet hissini doyurmak için… bu süperman’e olan takıntın dikkatimi çekti niye diye soracağım belki cevabını binlerce kez vermişsindir.Kitabı çok beğendim…
Komikaze 2 - Saçma Kitap
Komikaze 2 - Saçma KitapErdil Yaşaroğlu · Doğan Kitap · 199454 okunma
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.