Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Stoacılar nefret ya da kötü düşüncelerle karşılaştıklarında iki şey yapar. Önce şöyle sorarlar: Bu fikir benim kontrolümde mi? Eğer fikri etkilemek ya da değiştirme gibi bir şansları varsa bunu denerler. Ama yoksa, karşılarındakini olduğu gibi kabul ederler.
Sayfa 289Kitabı okudu
Hayat...
9 yaşındayken ne kadar büyüdüğümü düşünürdüm. Artık çok olgun çok düzgün davranmam gerektiğini çünkü koskoca 9 yaşına girdiğimi düşünürdüm. 13 yaşındayken asıl şimdi büyüdüğümü; 9 yaşındaki halimle düşündüklerime gülmüştüm. 9 yaş neymiş asıl şimdi büyüdüm demiştim… bu böyle devam etti… 27 yaşındayken anne oldum. Hayatın çok büyük zorluklarıyla karşılaştım. Ne kadar büyümüştüm. 20 li yaşlarımın başlarında bile hala küçükmüşüm.. ama artık asıl şimdi büyüdüm sanırım daha ötesi yok dedim. Az önce geçmişteki bu düşüncelerim aklıma geldi.. tebessüm ettim kendimce.. şu an 35 yaşındayım ve 27 yaşındaki o Hürrem’e buradan baktığımda ne kadar masum ne kadar küçükmüş diyorum… demek ki aslında hep küçüğüz.. tecrübe ettikçe hayat yaşadıkça olgunlaşma hep devam edecek.. o yüzden artık asıl şimdi büyüdüm demeyeceğim.. Allah ömür verdikçe artık eminim ki bugün de küçüğüm ilerden baktığım zaman…
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Kitabın yazarı Şemseddin Günaltay İsmet İnönü döneminde başbakanlık yapmıştır. Yazar İslam ve Arap tarihi hakkında bilgili. Bu kitapta rastladığım ve daha önce de dikkatimi çeken bir bilgi var. O da müslüman olmayan birilerinin cennete girip giremeyeceği meselesi ile ilgili. İslam peygamberi döneminden kısa bir dönem önce Yemen'de Himyar
İslam Öncesi Araplar ve Dinleri
İslam Öncesi Araplar ve DinleriMehmed Şemsettin Günaltay · Ankara Okulu Yayınları · 201648 okunma
Bilge Karasu bir kitabında şöyle bir anektod paylaşır:
Adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki yanında hep kalsın istemiş. Her gün suyunu tazelermiş, denizden kova kova çekip taşıyarak. Bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş. Balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya. Gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye... Balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış. Günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş. Balığı da yanında. Koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmiş. Çocuklar geçiyormuş oradan o ara. Balığı görmüşler. Nasılsa, acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık, denize atalım, demişler. Adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde. Ve eklemiş Bilge Karasu: Tuhaf değil mi, kurtarmak istediği şeyi kurtarmak için ne gerekiyorsa yaptığını sanan kişinin, ömrünün sonunda o şeyi boğmakta en büyük payı kendi eliyle getirmiş olduğunu anlaması? #keşfet #edebiyat #sanat #söz
624 syf.
8/10 puan verdi
Artık emayne ne yazsa okurum ve severim kafasındayım. Asla beni pişman etmiyor. Bu kitabı bitirdim ve wattyden kaldığım yerden devam ediyorum kendime engel olamadım :( Öyle bir tanışmamız var ki... Bir kayıpla başlayıp aşkla devam eden ve her geçen gün nefretin ve ayrılığın bizi bulacağına emin olduğumuz. Bunlar adamın kızını kaçırdığımız zaman başlıyor. Kendi kızımızı da 8 ay önce falan kaybedip kısa süreliğine akıl hastanesine yatmış bir kadınız. Her şey çok zor ve kadın için normal ilerlemiyor. Normal düşünemiyor ve ölü gibi yaşıyor artık. Kızını öldürenlerin intikamını aldıktan sonrasını, kendine ne olacağını umursamıyor. Sonra bir başta sebepsiz sonra bir sebep bulduğu kaçırdığı kizin babasıyla tanışıyor ve olaylar başlıyor. Kadın karakteri anlıyorum ama ne olursa olsun yaptığı büyük bencillik hatta bazen sinirden kitabı parçalamak istediğim oluyor. Adamın acısını göre göre devam etmesi... Ve kitap boyunca adama kızını verememesı.... Zaten sonda vermesine gerek kalmıyor her şey b*ka sarıyor. Kitapta yer yer ne alaka bu sahne şimdi olduğum yerler oldu ve oluyor ama yapacak bişey yok. Son olarak inşallah adam kadını affetmez çünkü ben bile affedemiyorum. 4/5
Siren
SirenEmine Tavuz · İndigo Kitap · 202430 okunma
Suyun içinde debelendikçe boğulma riskini arttırırken kendini akışa bıraktığında şu yüzüne çıkarsın, su seni taşır; boğulmaktan kurtulursun. Hayat da böyle dek midir? Bir şeyleri zorlamak yerine kendimizi akışa bırakırsak hayatımız yoluna girecek belki ama biz fırsat bırakmıyoruz, Tanrı'nın planına karşı çıkıp debelendikçe de daha beter batıyoruz.
Sayfa 18 - İnkılâp Kitabevi YayınKitabı okudu
Reklam
"Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar; bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir; dördüncüyü atar alevlerin içine. Birini yaralar; öldürür ötekini. Aynı anda çıkıp sönen bir şimşeğe benzer. Geceleyin saklar şafakta zapt edilecek olan kaleyi. Çünkü dayanacak güç yoktur karşısında." "Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan küsme korkmaz! Ama inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür."
İnsan, içine doğduğu aileyi seçemez ama büyüdüğünde nasil yaşayacağına, nasıl bir hayat istediğine karar verebilir, derler. Peki ya geçmişi, her kalktığında onunla kalkıyor, her gece yanı başında bekliyor, her anında bir ayna gibi karşısına geçip, "Ben buradayım! " diye bağırıyorsa, yine de kendi hayatını kendi mi? belirler insan?
Sayfa 10 - İnkılâp Kitabevi YayınKitabı okudu
Zihin, insanbiçimliliği kavramadan önce, doğanın ve hayatın sırları ve azameti karşısında duyduğu altüst oluşun dolaysız etkisiyle, onu baskı altına alan veya coşturan şeylere bulanık adlar vermektedir. Onları varlık olarak görmekte ama henüz pek temsil edememektedir.
Akrebin akrep olmaktan bıktığı için kuyruğunu kendine saplaması ama akrep olarak ölmek istiyorsa, önce akrepliğini yaşamak zorunda oluşu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.