Yüzüncü ad
Amin Maalouf tanıdığım en iyi yazarlar arasında yer alıyor diyebilirim. İlk olarak Afrikalı Leo, Semerkant, Doğunun Limanları Tanios Kayası ve son olarak Yüzüncü ad kitaplarını severek okumam bundandır. Yazarın dili, anlatımı, betimlemeleri insana adeta kitabı okutmuyor, yaşatıyor. Bu yetenek her yazarda bulunmuyor diye düşünüyorum. Bütün kitaplarını heyecan ve istekle okuyor oluşumun başka bir açıklaması yoktur.
Okuyacakların iştahını kaçırmamak adına kitaptan biraz söz edecek olursam Maalouf "yüzüncü ad" kitabında gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşıyor. Tanrının gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan bu kahraman antika tüccarı Baldassare Embiaco. Bütün kitaplarında olduğu gibi, "Yüzüncü Ad" kitabı da kurgusuyla, diliyle, serüvenleriyle gönlünüzde taht kurmaya aday. Yazar kıtalar, denizler aşıyor derken mübalağa olsun diye söylenmiyor. Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'e Sebetay Sevi'nin başkaldırısına, İngiltere'de büyük Londra yangınına tanık olan bir yazardan bahsediyoruz. Ben bütün kitaplarında olduğu gibi "Yüzüncü Ad" kitabını okurken de büyük bir keyif aldım. Maalouf'un dilini ve anlatımını bilenler çoktan okumuştur. Keyifli okumalar dilerim.