Kalbinin ve düşüncesinin vasiliğini Ştolts'a bırakmış, bu na karşılık kendisi de onun üzerinde bir etkinlik kazanmıştı. Olga ilişkilerinin bu hale gelmesine sessizce ve farkına var maksızın müsaade etmişti. Şimdi nasıl birdenbire geri döne bilirdi?... Hem zaten bu dostluğa ne çok şey karışmıştı: Me rak; zevk, hareket, hayat. Bunlardan birdenbire yoksun kal sa ne yapardı? Zaten uzaklaşmak düşüncesi aklından geçti ği zaman çok geç kalmıştı. Artık buna gücü yetmezdi. 1 Onsuz geçirdiği her gün, ona açmadığı her düşünce renk siz ve anlamsızdı. "Ah yarabbi!" diyordu. "Keşke kız karde şi olsaydım. Böyle bir insanla her zaman birlikte olabilmek, yalnız düşüncelerine değil, duygularına da karışmak, bozuk bir geçmişe ait itiraflara, fedakârlıklara, vicdan azaplarına gerek kalmaksızın onunla açık ve meşru bir yakınlık içinde yaşamak ne büyük bir mutluluk olurdu. Halbuki şimdi ne dir bu halim! Kalkıp gidecek olsa gitme diyemem. Hatta ay rılmamızı dilesem bile yeridir. Alıkoyarsam ona ne diyece ğim? Her an onu görmeye, dinlemeye ne hakkım var? Ca nım sıkılıyor, kendimi yalnız, çaresiz hissediyorum; bana çok şeyler öğretiyor, beni eğlendiriyor, işime yarıyor, onun la birlikte olmaktan hoşlanıyorum... Bunlar bir neden şüp hesiz, ama bir hak değil. Bunlara karşılık ben ona ne veriyo rum? Hiçbir şey beklemeden bana hayran hayran bakacak, aşkına mukabele etmemi düşünmeye bile cesaret edemeye cek, halbuki nice kadınlar böyle bir mutluluğu...”