Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Angel

Angel
@anglsribbon
♡❀˖⁺. ༶ ⋆˙⊹❀♡
𝑬𝒍𝒊𝒛𝒂𝒃𝒆𝒕𝒉 ♡ çünkü kendi mutlu dünyasında yaşıyor, ancak çok güvenip sevdiği insanlar için temkinlice o dünyanın dışına çıkabiliyordu.
Sayfa 6
Reklam
İnsanın ulaşabileceği tek ve mutlak bilgi, hayatın bir anlamının olmayışıydı.
Sayfa 36
Hayat bizi sarhoş ettiği sürece yaşamak mümkündür, bir kez ayılınca hepsinin aptal bir yanılsamadan ibaret olduğunu görmemek ise imkânsız!
Sayfa 30

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Geçmiş ve geleceği birbirinden ayıran tek çizgi, içinde bulunduğumuz andı ve biz, çizginin kendisinden çok, onun birbirinden ayırdıklarıyla ilgileniyorduk. Belki de hep o çizginin üzerinde durduğumuz için, o bizden bir parça gibi oluyordu. Oysa geçmiş, uğurladığımız bir misafir, gelecek ise henüz tanımadığımız bir yabancıya benziyordu. İkisi de bizden değildi. Bizden olmayanlar ise bizim dikkatimizi her zaman daha fazla çekmişlerdi.
Sayfa 112
Acaba geride bıraktığı yaşam, onun şu anda göremediği, ancak hemen yok olmayacak izler de barındırıyor muydu? İz bırakanlar, kendileri yaşamasa da yaşatılıyordu. Bazı izler dış dünyada bırakılıyordu, bazıları ise iç dünyalarda... İnsanlık, dış dünyada bırakılanlar kadar, iç dünyalarda bırakılan izleri de taşımayı becermişti bugüne dek.
Sayfa 60
Reklam
“Müşterilerimden biri, mutluluğu bir kibritin alevine benzetmişti. 'Ya esen bir rüzgâr söndürür, ya siz üflersiniz, ya da sonuna kadar yanıp, kendiliğinden söner’ dediğini hatırlıyorum. Kibritin alevi önünde sonunda söner ama başka bir kibrit yakma şansınız daima vardır.”
Sayfa 51
“sanki sana yıldızlar yerine, gülmeyi bilen bir sürü küçük çan vermişim gibi...”
Sayfa 110
“işte sana vereceğim sır. aslında çok basit: hakikati en iyi kalp gözüyle görebilir insan. gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.”
“insanların arasında da pekâlâ yalnız hissedebilirsin kendini”
Sayfa 75
“kendi kendime sorarım hep; günün birinde herkes kendi yıldızını bulabilsin diye mi bu kadar parlaktır yıldızlar? bak benim gezegenime... tam üstümüzde duruyor. ama o kadar uzakta ki...”
Sayfa 75
Reklam
“eğer kendini doğru bir biçimde yargılamayı başarırsan,gerçek bir bilgesin demektir”
Sayfa 50
her yerde bu donuk bekleyiş. Ve sen bütün bunların arasında devinim halindeki tek şeysin. seni, senin tarafından, senin için. Tanrım her şey bu kadar mı, bir kahkaha ve gözyaşı koridoru boyunca seksek oynayıp durmak mı? Kendine tapma ve kendinden nefret etme? Övünç ve tiksinti?
Sayfa 20
“Durumun ne kadar umutsuzsa, seni o kadar uzağa saklamaya çalışırlar.”
Sayfa 166
“Sanki gerçekte bir sorunum yokmuş da yalnızca ben öyle sanıyormuşum gibi.”
Sayfa 135
‘’Kara bellek kayıpları arasından cennetin. Tanrı lütfu gibi, kar taneleri gibi altıgen, bembeyaz. Gözlerimin, dudaklarımın, Saçlarımın üstüne düşen, Dokunup dokunup da eriyen. Hiçbiryerde Bu lambaları, bu gezegenleri, Niye verdiler bana peki.’’
Sayfa 24