Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir kişi yaşadığı topraklarda yerli mi, yabancı mı, gezgin mi yahut sömürgeci mi olduğunu öğrenmek istiyorsa mensup olduğu anlam-değer dünyasının o topraklardaki işaretlerine ne kadar âidiyet duyduğuna bir baksın. Bu bakış ona hakikati fısıldayacaktır.
Sayfa 40
Ev aramak zordu. Nerede oturacağımıza karar veremiyorduk. Mecidiyeköy'de bir ev bulduk. Şartları uygundu… Maalesef Arzu Film o sıralarda ödeme yapacak durumda değildi. Haftada ancak 800 TL ödeyebiliyordu filmlere karşılık. Ev kirası, elektrik, su, telefon… Yani para biriktirmemiz imkânsızdı. Doktor, "Hemen taşının" diyordu ama para yok! Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Para yoktu ama sinemaların önünde uzun kuyruklar oluşuyor, cam çerçeve kırılıyor, karaborsa biletler anında tükeniyor, filmler gişe rekorları kırıyordu. Birkaç hafta sonra Arzu Film'den yine, "Ev arayabilirsiniz" haberi geldi. Biz de acele bir ev bulduk. Ama tam evi bulduk, Arzu Film'in sıkıntılı dönemi başladı, para yoktu! Böyle olmayacağına karar verdik. Ellerim ayaklarım şişmişti. Doktor, "Bari çocuğu bu evde doğurma" deyince Bağdat Caddesi'nde kiralık bir ev bulup apar topar taşındık. Doğuma iki ay kalmıştı. Kocaman evin salonunu bile dolduramamıştı eşyamız. Perde yok, avize yok, halı yok… Yatak kasamızın baş tarafı ile tuvalet masamızın arkası rutubetten duvara yapıştığı için eski evimizde kalmıştı. Halkın sevgilisi, artık star kabul edilmeye başlamış bir oyuncunun bu durumuna, eşyalarımızı taşıyanlar, apartman hizmetlisi, temizlik için gelenler sanırım en başta da doktorum bir anlam verememişlerdi herhalde.
Sayfa 21 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Sözcüklerin kendileri de anlamlarını yitiriyor, anlam fikrinin kendisi tüm anlamını yitiriyor. Anlamın araçlarının kendisine bir anlam aramak anlamsız.
"Tarihöncesinde ve ilkel halklarda yaygın olan sünnetin anlam ve önemini erkekliğe geçiş töreninde aramak gerekir; sünnet bu tören içerisinde anlamını bulur. Ancak sonraki dönemlerde daha erken yaşlara çekilmiştir. İlkellerde sünnetin saç kesme ve diş çekmeyle birleştirilmesi ya da sünnetin yerine bunların geçirilmesi veya tüm bunlardan kuşkusuz bihaber olan çocuklarımızın saç kesme ve diş çekme işlemlerine ådeta kastrasyonun dengiymiş gibi korkuyla tepki vermeleri çok ilginçtir.."
Bence şiiri her şeye bulaştırmak, her şeyi de şiire batırmak doğru değil. Böyle bir tutumu benimseyecek olursak hem şiiri sanki hiçbir belirgin vasfı yokmuş gibi kimliksizleştiririz, hem de şiirin belirgin vasıflarını yalnızca biçim özellikleri düzeyine indirmiş oluruz, yani şiir dilin süslü bir durumu olur sadece. Şiir ancak kendi onuruna sahip çıkarak bize kadar gelirse şiirdir. Başka bir etkinlik içinde şiir aramak fanteziden öte anlam taşımaz. Eğer bilimde, felsefede, diğer sanatlarda, siyasette, gündelik hayatta şiir olan bölgeler varsa söylenen veya yazılan şiire ne gerek var? Şair kim?
AÇ AVLANMAK (…) Uzamak mı Aramak mı Bulmak mı Büyümek mi Yarına kalmak mı beslenmek? Duyuyorum hepsini birden Gökyüzü bir kanat Sayısız gezegenler adına Kurumuş uçmalarından kuş ardı Yıldız ardı anlam ardı sürez ardı Söylence kesilmiş Ellerimdeki doğa – uygarlığı yaratırken Hepsini doyuyorum aç ağız Varlık yokluğun sığmadığıdır
Sayfa 1672 - Uzaklarla GiyinmekKitabı okudu
Reklam
Bakın, “hayatın anlamını aramak” demiyorum, “hayatımıza anlam vermek” diyorum. Çünkü mesele, ne kadar önemli olursa olsun, insan yaşamının anlamı üzerine metafizik bir sorgulamadan çok, kişinin kendi varlığına anlam vermeye çalışmasıdır. Belki de ne kadar birey varsa o kadar anlam vardır, fark etmez. Daha iyi yaşamak ve aynı zamanda bir travmadan sonra kendini yeniden inşa etmek için önemli olan, her bireyin varoluşuna bir anlam ve yön verebilmesidir.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Artık onun için, ölümün olduğu bir dünyada anlam aramak beyhude bir gayretti. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığı şu yerden hiç beklemediği bir anda çekip gitme ihtimali olan insanoğlunun hem ardında bırakabileceği hem de yanında götürebileceği yegâne şey, yaptığı iyilikler ve yaşattığı kötülüklerse mümkün görünen tek kalıcı hedef, iyi bir insan olarak ölmekti.
Neden her şeyde bir anlam aramak zorundayız? Bizi neyin mutlu ettiğini anlama isteğimiz onu anında mahveder. Anın neşesi tanımlanamaz, incelenemez, anlaşılamaz; o sadece yaşanabilir.
Sayfa 132Kitabı okudu
İnsan olmadan teoloji yapamazsınız. İnsansız Tanrı bulunamaz. Nasıl ki madenler âleminin imamı altındır, her maden bir gün altın olmayı diler, onun gibi insan da sürekli, kâmil olmak için bir hasret içindedir içten içe. Hatta sufi psikologlara göre bütün psikolojik mutsuzlukların kökeni ontolojik kaymalardır. O’nu aramak gerekir, hatta tasavvufa göre önemli olan arayarak yol üzerinde olmaktır. Varırsın varamazsın, bulursun bulamazsın bu o kadar önemli değildir. Örnek olarak karıncanın hac hikâyesi verilebilir: Karıncaya sorarlar: “Nereye gidiyorsun?” Der ki: “Hacca.” “Varamazsın ki..” diye gülerler. O ise aldırmaz. “Olsun yoldayım ya...” der. Belki yolda sadece bir yıl, belki otuz yıl, belki de bir ömür geçireceksin. Önemli olan kendine hedef belirleyip yola koyulmaktır. Yola koyulmak hayatının anlam bulmasıdır.
Reklam
Bir kişi, bir millet, bir kültür kendi anlam-değer dünyasını, bundan dolayı da anlamlandırma yeteneğini kaybetmeye başlarsa kendi vicdanı önünde küçük düşer; aşağılık kompleksine kapılır. Bu kompleksin en önemli göstergesi, özgüvenini kaybetmek; sahip olduğu dinî, ilmî, siyasî, ahlâkî, estetik, tarihî tüm değerlerden önce şüpheye düşmek, sonra uzaklaşmak, en nihayetinde onları terk etmektir
~L. N. Tolstoy
... İster istemez gördüğü her şeyde ahlaki bir anlam aramak zorunda kalır, en yabancı şeyde bile kendi kaderinin uzantısını görür. Örnekler Tolstoy'un içinde meydana geln değişimi daha anlaşılır kılar. Tolstoy yüzlerce kez savaşta insanların can verişine tanık olmuş ve öldürmenin haklılığını ya da haksızlığını sorgulamadan insanlığın kana
Sayfa 320Kitabı okudu
Sonun, başın, ortanın birbirine karıştığını, anlamını yitirdiğini, tersinmez zamanın boyunduruğundan kurtulduğunuzu duyduğunuz bir gün gelir. Yaşlanmışsınızdır, yaşamınız artık sizin malınızdır. Malınızı istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Yeterince güçlü, yerini bulan bir fiskenin -ister içinizden gelsin ister dışarıdan, sizi nasıl
"Edebiyat sınavlarının en beylik sorusudur: Şair burada ne demek istemiş? İşin aslını ararsanız, tarih boyunca hiçbir şair, yazdığı şiirlerde ne demek istediğini kendi de bilmemiştir. Şiirde anlam aramak, evin duvarlarına renk beğenmek için bir resim sergisi gezmekten farksızdır. Çünkü, şiirde anlam arayanlarla duvar örüp ufku daraltanlar aynı sığ suların balıklarıdır.."
1.110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.