Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar.” Başını iki yana salladı. “Sorun ölümün soyut bir şey olmamasında. O yanımızda,hemen köşede bekliyor.”
"İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar Anlamsız hayatlar sürüyorlar Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana taklıyorlar." .... "Sorun ölümün soyut bir șey olmamasında. O yanımızda, hemen köşede bekliyor. Birgün iyisin, yaşam yolunda yarı uykulu yürüyorsun ve doktor gelip öleceğini söylüyor. O anda kâbus aniden tahammül edilemez hale geliyor ve böylece uyanıyoruz."
Reklam
Kusursuz tespit
İnsanlar, hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular; neymiş bu peşinde koştukları özgürlük? Yalnızca esirlik ve kendine kıymadan ibaret! Çünkü insan­lar, "ihtiyaçlarını tatmin etmeye bak, sen de en yüksek, en zengin kişilerle aynı haklara sahipsin" inancına saplandılar. "ihtiyaçların giderilmesi konusunda hiç çekinme, hatta is­teklerini alabildiğine artır!" Bugün herkesin dilinde bu var, özgürlük böyle anlaşılıyor. İhtiyaçları alabildiğine genişlet­mek hakkı neler doğurur? Zenginleri yalnızlığa ve manevi çöküntüye, yoksulları kıskançlığa, suç işlemeye götürür. Çünkü hak bağışlanırken ihtiyaçların giderilme yolları gös­terilmiş değildir. Güya mesafeler kısaltılmakla düşüncelerin havadan iletilmesiyle insanlar birbirine yaklaşır, kardeşlik bağları güçlenirmiş... İnsanların bu türlü birleşme araçları­na inanmayın. Özgürlüğü, ihtiyaçlarını genişletmeye ve gi­dermeye yarayacak bir araç saydıkları için yaratılışlarına zıt giderler, anlamsız, ahmakça istek, alışkanlık ve ipe sapa gelmez hayallere yer verirler. Sırf karşılıklı kıskançlık, şehvet ve kibir için yaşarlar. Ziyafetler, gezip tozmalar, arabalar, rüt­beler, buyruk kulu uşaklar öyle önemli bir ihtiyaç sayılır ki, uğruna hayat, onur, insan severlik her şey feda edilir. Bunları sağlayamayınca kendine kıyanlar bile olur. Zengin olmayan­lar arasında da aynı şeylere rastlanır. Yoksul tabaka ulaşamadığı isteklerini, kıskançlıklarını şimdilik sarhoşlukla kör­letir. Ama pek yakında şarap yerine kanla sarhoş olacaklar, gidiş o gidiştir. Sorarım size: Böyle insan özgür olabilir mi?
413 syf.
8/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Gün Olur Asra Bedel, C.Aytmatov
Sadece tek bir gün koskoca bir asra nasıl bedel olabilir? Bir asırda 36.500 gün bulunmaktadır. Peki, 1 gün = 36.500 gün (1 asır) demek de ne oluyor? Matematik kurallarını alt üst eden böylesi bir kurguyu
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
yazıyorsa bu elbette mümkün. Matematik Bilimi’nin yapamadığını sihirli bir dokunuşla ‘’Edebiyat’’ yapar. Edebiyat, tam da bu noktada
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,6bin okunma
“İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler kaydediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar." Başını iki yana salladı. "Sorun ölümün soyut bir şey olmamasında. O yanımızda, hemen köşede bekliyor. Bir gün iyisin, yaşam yolunda yarı uykulu yürüyorsun ve doktor gelip öleceğini söylüyor. O anda kâbus aniden tahammül edilemez hale geliyor ve böylece uyanıyoruz.”
İnsanlar “ ihtiyaçlarını tatmin etmeye bak, sen de en yüksek, en zengin kişilerle aynı haklara sahipsin” inancına saplandılar. “ ihtiyaçların giderilmesi konusunda hiç çekinme, hatta isteklerini alabildiğince artır!”. Bugün herkesin dilinde bu var, özgürlük böyle anlaşılıyor. İhtiyaçları alabildiğine genişletmek hakkı neler doğurur? Zenginleri yalnızlığa ve manevi çöküntüye, yoksulları kıskançlığa, suç işlemeye götürür. Çünkü hak bağışlanırken ihtiyaçların giderilmesi yolları gösterilmiş değildir. Güya mesafeler kısaltılmakla düşüncelerin havadan iletilmesi ile insanlar birbirine yaklaşır, kardeşlik bağları güçlenirmiş… insanların bu türlü birleşme araçlarına inanmayın. Özgürlüğü, ihtiyaçlarını genişletmeye ve gidermeye yarayacak bir araç saydıkları için yaratılışlarına zıt giderler, anlamsız, ahmakça istek, alışkanlık ve ipe sapa gelmez hayallere yer verirler.
İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
dünya özgürlük saltanatını ilan etmiş bir kere, hele hele yakınlarda bunu daha da açıkça belirtmiş; belirtsin bakalım, ama sorarız size, onların özgürlük alemi ne içeriyor? tutsaklık, kendi kendini yok etme. "istekleriniz var, ne duruyorsunuz, yerine getirsenize onları, zengin de yoksul da eşit bu konuda. korkmadan yapın her ne isterseniz, isteklerinize istek katın!" çağdaş dünyanın öğretisi bu! özgürlük budur işte, diyorlar. güzel de, isteklerin çoğaltılması hak ve hukukunun sonucu ne? zenginlerde yalnızlaşma ve ruhsal intihar; yoksullarda imrenme, adam öldürme; neden? çünkü kendilerine haklar tanınmış, ama onları gerçekleştirebilecekleri vasıtalardan yoksunlar. mesafeler aşılıyor, sayısız düşünceler havada uçuşmaya bırakılıyor diye dünyanın gittikçe birleşmeye doğru gittiğini, yavaş yavaş kardeşler topluluğuna doğru yöneldiğini ileri sürüyorlar. bu tür bir bileşme bağına gönlünüzü vermeyiniz. özgürlüğü, isteklerin çoğalması, ha deyince tatmini gibi yorumlayarak, insanlar kendi yaradılışlarını çarpıtıyor; çünkü içlerinde bir sürü anlamsız, saçma sapan istekler, alışkanlıklar, gülünç mü gülünç hayaller doğuruyor. karşılıklı imrenmeler, lüksler, caka satmalar için yaşıyorlar. ziyafetler, ziyaretler, rütbeler ve hizmet edecek uşaklar kaçınılmaz oluyor, bütün bunlar üzerine hayat, onur ve insanlık duyguları feda ediliyor, bunlara ulaşamayanlar da intihar ediyor.
İnsanlar, hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular; neymiş bu peşinden koştukları özgürlük? Yalnızca esirlik ve kendine kıymadan ibaret! Çünkü insanlar, "ihtiyaçlarını tatmin etmeye bak, sen de en yüksek, en zengin kişilerle aynı haklara sahipsin" inancına saplandılar. "İhtiyaçların giderilmesi konusunda hiç çekinme, hatta isteklerini alabildiğine artır!" Bugün herkesin dilinde bu var, özgürlük böyle anlaşılıyor. İhtiyaçları alabildiğine genişletmek hakkı neler doğurur? Zenginleri yalnızlığa ve manevi çöküntüye, yoksulları kıskançlığa, suç işlemeye götürür. Çünkü hak bağışlanırken ihtiyaçların giderilme yolları gösterilmiş değildir. Güya mesafeler kısaltılmakla düşüncelerin havadan iletilmesiyle insanlar birbirine yaklaşır, kardeşlik bağları güçlenirmiş... İnsanların bu türlü birleşme araçlarına inanmayın. Özgürlüğü, ihtiyaçlarını genişletmeye ve gidermeye yarayacak bir araç saydıkları için yaratılışlarına zıt giderler, anlamsız, ahmakça istek, alışkanlık ve ipe sapa gelmez hayallere yer verirler. Sırf karşılıklı kıskançlık, şehvet ve kibir için yaşarlar. Ziyafetler, gezip tozmalar, arabalar, rütbeler, buyruk kulu uşaklar öyle önemli bir ihtiyaç sayılır ki, uğruna hayat, onur, insan severlik her şey feda edilir. Bunları sağlayamayınca kendine kıyanlar bile olur. Zengin olmayan arasında da aynı şeylere rastlanır. Yoksul tabaka ulaşamadığı isteklerini, kıskançlıklarını şimdilik sarhoşlukla körletir. Ama pek yakında şarap yerine kanla sarhoş olacaklar, gidiş o gidiştir. Sorarım size: Böyle insan özgür olabilir mi?
Sayfa 418Kitabı okudu
"İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar."
İnsanlar sanki uyur gezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar. Şöhret ve para istiyorlar,diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler kaydediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor uyuyor ve kendilerini mesgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanın unutup geçici olana takılıyorlar
Reklam
İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar.
İnsanlar sanki uyurgezer gibi yaşıyorlar hayatlarını. Önemsiz şeyleri kafaya takıyorlar: Şöhret ve para istiyorlar, diğerlerini kıskanıp hiçbir önemi olmayan şeyler için büyük mesafeler katediyorlar. Anlamsız hayatlar sürüyorlar. Yiyor, uyuyor ve kendilerini meşgul edecek sorunlar icat ediyorlar. Asıl olanı unutup geçici olana takılıyorlar.
Sayfa 75 - Pegasus yayınlarıKitabı okudu
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.