Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Kendimden utanarak söylüyorum ki; başlarda çok sıkıldım ama 40lı sayfaları geçmemle birlikte bir muhteşem kitap daha dedim.
Önceki okuduuğum kitapta olduğu gibi; bu yazarımızda "yazmak için bol bol okuyun" diyor (ama kitabın sonunda).
Kitabın içerisinde bize teknikleri anlatırken; örnek öyküler vererek o öyküler üzerinden anlatımlar yapıyor.
Anlatıcı, anlatım dili, anlatım şekli gibi bir çok bilgiyi; detaylı ve örnekleriyle anlatan bu kitabın son sayfaları örnek hikayelerle dolu, o bölümden önceki birkaç sayda ise bazı yazarların tavsiyeleriyle.
Yazmayı, okuduğunu incelemeyi ve yorumlamayı düşünenlerin okumasını mutlaka tavsiye edeceğim bir eser.
308 syf.
10/10 puan verdi
2013 yılında sinemaya Düşman adıyla uyarlanan muhteşem bir eser. Saramago dan okuduğum ve beni tekdüzelikten kurtaran ilk eser de diyebilirim. Tabi bugüne kadar okuduklarım arasından.
Eser iki adam iki hayat arasında gidip gelen bir karmaşanın ürünü. Ama yazar taşları o kadar güzel yerine koymuş ki, okurun zihni çalkalanmadan sonuca doğru akıyor resmen.
Yine kendi anlatım ve yazım tarzıyla bu eserde de önümüze çıkan yazarın farklı olan tek şey bana göre biraz da gerilim ve heyecan. Derinliği ve verdiği mesajlara bakılırsa yazar, biraz da insanın hayatını ve yaşam tarzını özellikle sinema sanatçılarının yaşamlarını irdelemek amacı gütmekte.
Hüzün ve sevinci bir arada veren yazar, umutla umutsuzluğu da bir arada vermeyi unutmamış. Zaten Saramagonun özelliği bu, her şeyi karşıtlığı içinde vermek.
Zamanım olursa şayet bu eserin sinema versiyonunu da izleyeceğim. Okura bütün duyguları bir kitapta tattıran bu dehanın kalan diğer kitapları da umarım bu kadar güzel olur. Keza dünyaca bilinen Görmek ve Körlük gibi eserleriyle bu eserin yarışabileceğine inancım tam.
"ÖZGÜRLEŞMEK İÇİN;"
İyi bir romanın iyi bir kitabın özler ölçütü okura o kitabı yeniden okuma isteği yaratmasıdır. der "Fethi Naci"...
Eseri okumaya başladığım ilk sayfada,ilk paragrafta bu his beni sarıp sarmaladı.Hal bu ki eserle ilgili hiç bir fikrim yoktu.Yazarı "Görünmez Kentler" kitabı ile tanımıştım.Aynı hissi o kitap ile de
Uzun zamandır okumak istediğim, biraz okundu diye fiyatının inanılmaz arttığı bu kitabın yorumlarına bakarak; harika ötesi, beni benden alacak, muhteşem bir romana hazıladım kendimi. Ki yanılmamışım !!!
Serkan Karaismailoğlu’nun okuduğum ilk kitabı Pia Mater. Kitap dilini çok sevdim. Karekterlerin aklından geçirdiklerini bile bilimsel olarak açıklaması çok güzeldi. Adını dahi bilmediğim terimlerin anlamlarını okadar güzel açıklamış ki.. Nöronlarımın arasında güvende. :)
Birde kitapta bölüm sonlarında heyecan yaratılmasını çok begendim. Dizinin sonunda gelecek hafta ön izlemesi yayımlanır ya, onun gibiydi.. :)
Kitabın son bölümlerine kadar gerildim.. gerildim.. son satırlar bittiğinde nefesimide vermiş oldum. !!!
Konu, kişiler, mekanlar, anlatım, merak herşeyini çok beğendim. Hiç ama hiç böyle bir son hatta böyle bir kitap beklemiyordum. Kurgu efsane. Merak tavan yapmış durumda. Araya serpiştirilmiş alıntılar.
Çok beğendim.
Sanırım ilk defa bir kitabı okurken bu kadar yoruldum. Ya da okuduğum zaman yanlış bir zamandı. Kitaptan çoğunlukla koparak okudumsa da yine de beğendim yazarın anlatım biçimini.
Merhabalar :)
Kitabı bitirip soluk soluğa inceleme yazıyorum. Canan Tan muhteşem bir kadın.
Çoğumuzun bildiği İstanbul' lu gelin konusu ele alınmış. Modern şehirde yetişmiş genç kızın, değerlerin, örf ve adetlerin baş üstünde tutulan doğunun incisi Diyarbakır ile imtihanı teması etrafında muhteşem bir aşk romanı. Noktalama işaretleri eksiksiz. Anlatım çok günlük ve yalın. Bu sayede dizi izler gibi okuyuveriyorsunuz koca kitabı. Kitabın Diyarbakır'a kadar olan kısmı biraz sıkıcı. Herkesin ve her şeyin bir kızın etrafında dönmesi bunaltabilir. Diyarbakır doğunun ,Haşim ise doğulu milletin temsilcileri. Kültür, örf ve gelenekler muhteşem detaylar ile aktarılmış.. Doğu ile ilgili küçük yargılamalar mevcut, göz ardı edilebilir. Canan, kadını hele ki anneyi kuşkusuz yaşayarak yazıyor. Güçlü görünmeye çalışarak yorulan kadını, üzmeye çalışarak üzülen kadını, bitirmek isterken biten kadını anlatmış Piraye üzerinden.. Bir tüyo vereyim; romana bin bir gece fonları çok yakışıyor. Final muhteşem hüzünlü, mutlu sonla bitmesini beklerken çok ters köşe oldu benim için. Ağlamamaya çalıştım, bu da sinirlerimi alt üst etti haliyle. Ahh be Canan yine yaptın yapacağını..
Tavsiye edilir, iyi okumalar
Yuval Noah Harari'nin çok ses getiren, tartışılan seveni kadar hatta belki de daha fazla sevmeyeni olan eseri.. Kitabı içerik ve anlatım olarak iki farklı açıdan değerlendirmek gerek... Kitap biyolojik bir tür olarak Homo sapiens' in evrimini ve cins içerisinde nasıl tek tür olarak kaldığını, ardında da bugüne kadar izlediği yolu ve aslında dünyaya, tüm ekosisteme verdiği zararı bilimsel veriler ışığında anlatıyor. Hayvanlara bugün de yapılan işkenceler, geleceğe dair olan kehanetleri ürkütücü bir eserdi. Özellikle bilimsel devrim kısmını beğendim. Çok fazla şey öğrendiğim bir kitap oldu. kitap gerçekten insanlığın tarihine dair muhteşem bir veri kaynağı aslında. Okunmaya değeceği kanaatindeyim.
Meksikalı yazar Carlos Fuentes’in başyapıtlarından sayılan romanı Artemio Cruz’un Ölümü, ölüm döşeğindeki bir adamın sayıklamalarıyla başlıyor -ki bu kısmı bana çok sevdiğim Mezarımdan Yazıyorum’u anımsattı- ve parça parça geri dönüşlerle karakterin hayatının anlatımıyla devam ediyor. Arka planda elbette sömürülerle dolu Meksika tarihi ve
·
Puan vermedi
Merhaba
Hemingway, yazarlığın yanı sıra gazeteci ve dünyanın bir çok ülkesinde I. ve II. Dünya savaşları sırasında mesleğini icra ederken bulunuyor ve savaşın insan üzerindeki etkilerini çok iyi gözlemliyor. Kaleme aldığı bu eseri ise Amerikan Edebiyatının baş yapılarının arasında sayılıyor.
Kitap İspanya iç savaşı dönemini konu alıyor. Yazar yine bu savaşta da muhabir olarak İspanya da bulunuyor. Gözlemlediği her şeyin kalemine yansıması diye bilirim kitap için. Aslına bakarsanız yazarın diğer eserlerinde de bunu görmek mümkün. Kendinden bir parçada mutlaka ekliyor kitaplarına.
Öncelikle kitap gerçekten bir baş yapıt. İspanya iç savaşı döneminde faşistler ve özgürlüğü savunan direnişçilerin (cumhuriyetçiler ve halk) arasında geçen kanlı çarpışma daha iyi anlatılamazdı. Aynı zamanda savaş kitapları arasında da baş yapıt sayılıyor. Hakkı da var.
Kitap dil anlatım ve de tavır yönünden çokta sağlam bir üslupla yazılmış. Benim gibi İspanyolca diline hevesli insanlar için bolca İspanyolca cümleler mevcut.
Ana karakterin savaş sırasında faşistlere karşı dağlarda bir göreve gitmesiyle başlıyor ve de direnişçi ruhun manifestosunu yazıyor. Kitapta olaylar 4 günde geçiyor fakat kitap 600 küsur sayfa. Yazar kitabı ikili diyaloglar ile sağlamlaştırmış. Karakterlere muhteşem kimlik giydirmeleri yapmış. Araya aşkın girmesiyle de savaşın kadınlar üzerindeki korkunç etkilerini de gözler önüne sermiş. En sevdiklerimdendir...
Okuyun, mutlaka okuyun...
Ne yazsa okurum dediğim yeni nesil yazarlardan Hakan GÜNDAY. Yazdigi kitapların konusu ne olursa olsun muhteşem bir felsefik yaklaşım,mükemmel bir psikolojik analiz,olağanüstü toplumsal irdeleyiş sergiliyor. DAHA kitabında da insan kaçakçısı bir babanın oğlu olan Gaza karakteriyle göçmen sorunları,savaş,adaletsizlik gibi kavramları müthiş anlatım ve dahiyane bir kurguyla kitap hâline getirmiş. Yüreğim acıyarak ama müthiş keyif alarak okuduğum bir kitap oldu.
