Kütüphanede kendimi daha iyi hissettim, kelimelere güvenebilirsin, anlayana kadar onlara bakabilirsin, insanlar gibi bir cümlenin ortalık yerinde değişmezler, onun için de bir yalanı fark etmek daha kolay olur.
"...nasıl bir derde düştüğünü anlayana kadar iş işten geçmişti. Ne yapsa, ne etse, artık kurtulması mümkün değildi. Yavaş yavaş kuruyor, ağır ağır kavruluyor olsa da bu acıyı çekmek zorundaydı.."
"Daha doğru dürüst muharebeye bile girmemiş 9. Tümeni'nde ise savaşmak istemeyen eratın varlığı sır olmaktan çıkmıştır.
Prens soğuk suyla kafasını yıkarken düşünmektedir; "Oysa çok kolay bir kuşatma olacaktı. Türkler Polimenakoš'un kolordusuyla oyalanırken biz onları iki ateş arasına alacak, ne olduğunu anlayana kadar yok edecektik.
Şimdi? Şimdi tam bir kabus!.."
"Bugüne kadar tutmadığın elimi bundan sonra da tutma. Sen beni sevdiğini anlayana kadar beni kaybettin," dedikten sonra ona bakarken arkaya doğru bir adım attım.
..."Deneyeceğim,birinin beni benden daha çok sevdiğinj anlarsam onunla deneyeceğim," dedim.
..."Biliyor musun,kimse beni benden daha çok sevmedi."diye fısıldadım..."İşte bu acıtıyor,hem de çok acıtıyor,"dediğimde en büyük yenilgisini benden almış gibi adım adım yıkılışını izledim. Yandı, yandığı kadar yandım lakin bu yolun dönüşü yoktu...