Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşadığından bile emin değildi zira bir ölü gibi yaşıyordu. Ben hiçbir şeyi olmayan bir adam gibi görünebilirdim. Ama kendimden emindim her şeyden emindim, onun olduğundan daha emindim; hayatımdan, yaklaşmakta olan ölümümden. Evet, elimde bir tek bu vardı benim. Ama hiç değilse bu gerçekliğe tutunuyordum ve bu da beni ayakta tutuyordu. Daha önce haklıydım, şimdi de haklıydım, her zaman haklı olmuştum. Şimdiye kadar böyle yaşamıştım, başka türlü de yaşayabilirdim. Şunu yapmıştım, bunu yapmamıştım. Bir şey yapmamıştım, başka bir şey yapmıştım. Ne fark ederdi? Bütün bu zaman boyunca bu dakikayı ve haklı çıkacağım bu şafak vaktini beklemiştim sanki. Hiç, hiçbir şeyin önemi yoktu; ve ben bunun nedenini biliyordum. O da biliyordu. Sürdüğüm bu saçma hayat boyunca geleceğimin derinlerinden, henüz yaşanmamış yıllardan, karanlık bir soluk bana doğru yükseliyor ve bu soluk geçti yol boyunca yaşadıklarımdan daha gerçek olmayan yıllarda bana sunulan ne varsa hepsini eşitliyordu. Başkalarının ölmesinin, bir anne sevgisinin ne önemi vardı, onun tanrısından, seçilen hayatlardan, yazgılardan bana neydi, değil mi ki beni ve benimle birlikte, onun gibi bana kardeşlerim olduğunu söyleyen milyarlarca ayrıcalıklıyı da tek mukadder ecel gelip bulacaktı. Anlıyor muydu, acaba anlamış mıydı? Herkes ayrıcalıklıydı. Zaten sadece ayrıcalıklılar vardı. Öbürlerini de bir gün mahkum edeceklerdi. Kendisi de, o da mahkum edilecekti. Cinayetle suçlanıp annesinin cenazesinde ağlamadı diye idam edilse ne olurdu ki?
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Reklam
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Çocuklukta anne sevgisinin önemi;
Dışardan bakıldığında, Hans bütün bunların uzağında tutuyordu kendini; Karl Hamel'in büyük bir coşkuyla, kendisine açık seçik yönelttiği dostluk önerisini ürküp geri çevirmişti. Hemen ardından da Hamel, Sparta odasında kalanlardan biriyle dost olmuş, Hans da yalnız kalmıştı. İçindeki güçlü bir duygu, o mutlu dostluk ülkesini özlem dolu renklerle ufka çizip onu bu ülkeye doğru sürüklüyor, ne var ki, bir çekingenlik bu ülkeye doğru yola çıkmaktan kendisini alıkoyuyordu. Annesiz geçen o asık suratlı çocukluk yıllarında Hans'ın başkalarına sevgi ve dostlukla yaklaşma yeteneği körelmişti. Özellikle kendi dışında geçen coşku ve heyecan dolu bütün olaylar karşısında bir dehşet duygusuna kapılıyor, çocuksu gururu ve ruhundaki o tatsız hırs başkalarıyla dostluklar kurmasını engelliyordu.
"Başkalarının ölümünün, bir anne sevgisinin, onun Tanrısının, seçilen yaşamların, kaderlerin ne önemi vardı benim için, değil mi ki beni de, onun gibi benim kardeşim olduklarını söyleyen milyarlarca imtiyazlıyı da bir kader seçecekti. Anlıyor muydu bunu,anlayabiliyor muydu acaba? Herkes imtiyazlıydı. Bu dünyada imtiyazlılardan başka hiç kimse yoktu..."
Sayfa 109Kitabı okudu
anne sevgisinin önemi,
Anne sevgisinden yoksun büyüyen çocuklar, kendilerini sevmek, diğerlerinin onları seveceğine inanmak veya başkalarını sevmek için gerekli olan temel güven duygusunu geliştiremezler. Yetişkin hayatlarında yabancılaşırlar, içlerine kapanırlar ve başkalarıyla genellikle düşmanca ilişkiler kurarlar.
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.