Ne yaparsan yap olmaz bazen. Ama o kadar güzel olmaz ki, “Ancak bu kadar güzel olmayabilirdi” dersin. Ve aklına gelir: “Kadere iman eden kederden emin olur.” Sonra anlarsın ki, nar tanelerini teker teker yerli yerine yerleştiren Rabbin, seni de hangi gönle yerleştireceğini bilir. Tek yapman gereken kara geceleri kudret kalemiyle güneşe boyayan, kahverengi odundan pembe çiçekler açtıran Allah'a inanmak. O'na inanırsan yaklaşmak için tuttuğun elin aslında Allah’tan uzaklaştırdığını anlarsın. O'na inanırsan batıp gidenlerden medet ummaz kalbin esas sahibine yönelirsin. O'na inanırsan “aşk neden can yakar” anlar ve sabır ipliğiyle diktiğin tüm yaralarını tedavi edersin. İstemez misin kor ateşler etrafını sararken yanmayan bir İbrahim olmayı...
DİYELİM Kİ NECİP FAZIL... Diyelim ki Necip Fazıl, 20 yaşında, Paris yolculuğu sırasında bir deniz kazasına kurban gitseydi. . 1924 ya da 1925'te, yoksul otel odalarında, bir hastalığa yakalanıp can verseydi... Paris kumarbazlarından birinin öfkesine muhatap olup yaşamını yitirseydi. Sağ sol ayrışmasında, siyasi bir cinayete kurban
Reklam
Babası, eline ne geçse okuyan bu meraklı çocuğu, erken yaşta mektebe göndermeye karar verir. Evlerinin çok yakınındaki Habibi Neccar Mektebi iptidaiye kaybolan Cemil, tenefüslerde sınıf arkadaşları kavga dövüş oyunlar sürdürürken, bir kenara çekilir ve başını kitabından kaldırmadan okur. "Altı yaşımda ablamla kitapçı dükkanına gitmiştik. Türk Sazı'nı rica ettim. İlk okuduğum, sökmeye çalıştığım kitaptır." "Ona hiç mi oyuncak almamışlardı? Hatırlamıyor. Uzun Çarşı'daki evin üst katında (Mehmet Emin'in) Türk Sazı'nı okuduğunu hatırlıyor. " Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et, Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, Sevenleri roprak olmuş öksüz çocuk gibidir... Şiirin büyülü dünyasına o kitapla girer Cemil. "Bağıra çağıra okuduğum o manzumeler, edebiyat dünyasında ilk kılavuzum olacaktır."
Sayfa 21 - İnsan Yayınları - 1.Baskı - 2018
Ne yaparsan yap olmaz bazen. Ama o kadar güzel olmaz ki, "Ancak bu kadar güzel olmayabilirdi" dersin. Ve aklına gelir: "Kadere iman eden kederden emin olur." Sonra anlarsın ki, nar tanelerini teker teker yerli yerine yerleştiren Rabbin, seni de hangi gönle yerleştireceğini bilir. Tek yapman gereken kara geceleri kudret kalemiyle güneşe boyayan, kahverengi odundan pembe çiçekler açtıran Allah'a inanmak.
Sayfa 63
Çarşıda gazete okuyan, günlük siyaseti takip eden iki kişi vardı. Bunlardan birisi kunduracı Mehmed Emin Usta, diğeri sayacı Ahmed Usta idi. Bunlar evimizin kunduralarını dikerlerdi. Çocukları pedere gelir okurlardı. Peder de onları severdi. Bir gün Ahmed Usta'ya sordu: “Ne var, ne yok Ahmed Usta?” “Efendim, Fâlih Rafkı'nın bir makalesi
"Ne yaparsan yap olmaz bazen. Ama o kadar güzel olmaz ki, 'Ancak bu kadar güzel olmayabilirdi' dersin. Ve aklına gelir: 'Kadere iman eden kederden emin olur.' Sonra anlarsın ki, nar tanelerini teker teker yerli yerine yerleştiren Rabbin, Seni hangi gönüle yerleştireceğini bilir. Tek yapman gereken kara geceleri kudret kalemiyle güneşe boyayan, kahverengi odundan pembe çiçekler açtıran Allah'a inanmak. O'na inanırsan 'aşk neden can yakar' anlar ve sabır ipliğiyle diktiğin tüm yaralarını tedavi edersin. İstemez misin kor ateşler etrafını sararken yanmayan bir İbrahim olmayı..."
Reklam
30 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.