"... İnsan ruhunun yükselmesine, ezelî irade ne kadar önem vermiştir; kendisine verilen şeref ve hürriyet ne kadar geniştir! Bunları bilen insan, artık öyle muazzam bir yaratıcı huzurunda olduğunu görür ki şefaatçilere ihtiyacı yok. Öyle coşkun bir merhamet karşısında bulunur ki kavuşmak için kimsenin aracılığına muhtaç değil... "
Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.
Reklam
Ömer bin Abdülaziz, Hasan-ı Basri Hazretlerini ziyarete gidiyor. “Bu görevi nasıl yapmam lazım? Nasıl insanlarla çalışayım? diye soruyor. O ki, sahabeye en yakın siyasi liderlik yapan, Emevilerin bir nevi Mehdisi, Asr-ı Saadet’e en uygun yönetimi yapan, en büyük fetihlere erişendir. Hasan-ı Basri Hazretleri, “Sakın dünyaya aşık kimselerle çalışma. Onlar çıkar için her şeyi yapar.” diyor. Ömer bin Abdülaziz soruyor: “Peki dünyayı terk etmiş, sadece Allah’ı ve ahireti düşünen insanlar?” “Onlarla da çalışma, onlar da kendini işe vermez. Onurlu insanlarla çalış. Onurlu insanlar, onurunu korumak için sana ihanet etmez.” diyor. Onurlu insanlar onurunu aşağı düşürmemek için ihanet etmezler, sadık olurlar, çizgileri bellidir. Bu Hasan-ı Basri’nin o zamanki halifeye bilgelik dersidir. Ömer bin Abdülaziz de büyük ihtimalle bunu uygulamıştır. Bilge lider; liyakatli, onurlu, işi bilen ve işini sonuna kadar savunan kişiyi seçendir.
Sayfa 208Kitabı okudu
5 ramazanda ağaları kurtaran Kösem Sultan Saray’da yeni bir saltanat darbesine kesin olarak karar verdi ve bu hususta kendisine minnettar ocak ağalarıyla anlaşmakta hiç güçlük çekmedi. Öz evladı Sultan İbrahim’i devirmiş ve öldürtmüş olan bu muhteris kadın, bu sefer torunu çocuk Sultan Mehmed ile anası Hatice Turhan Sultan’ın vücutlarını ortadan
Yeniçeri ocağının Sancak-i Şerif altında saray tarafına geçmesi karşısında cunta çaresiz kaldı. Ulema başta asker, ocak ağalarına karşı saraya yöneldi. Çaresiz kalan cunta ağaları umutsuzluk içinde korkunç kararlar almaktan çekinmediler, "Şehri birkaç yerden ateşe verelim, yağmaya izin verelim" dediler. Ama kimse onların yanına gelmedi, yalnız kaldılar. Asi ocak ağalarından her biri bir tarafa kaçtı. Bektaş Ağa, Kara Çavuş, Çelebi Kethuda-bey birer birer yakalanıp idam olundu. Bu arada onların seçtiği Şeyhülislam Abdülaziz Efendi de sürgüne gönderildi. Özetle, Esnaf İsyanı'yla başlayan İstanbul halkının ayaklanması, Kösem'le beraber Ocak Ağaları Cuntası'na son verdi, "Ağaların devleti muzmahil oldu."
Sayfa 290 - Turhan Sultan: Kösem'in Katli, Cuntanın SonuKitabı okudu
Mehmed Akif'i kullanıp Atatürk'e saldıranların en büyük yalanlarından biri, Akif'in güya Şapka Devrimi'ne karşı olduğu için, şapka takmamak için Mısır'a gittiği şeklindedir. Bir başka yalana göre Akif Mısır'a gitmemiş, Atatürk Cumhuriyeti tarafından Mısır'a sürgün edilmiştir! Peki, ama Akif neden Mısır'a
Sayfa 113 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
56 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.