Çocuğunuza karşı konuştuğunuz bir kelime ya da çocuğa atılan bir tokat, farkında olmadan sizin ondaki kredinizi tüketebilir. Sizin önemsemediğiniz ve unuttuğunuz olayı çocuk unutmayabilir. Daha sonra ufacık bir tartışmada çocuk beklenmeyen derecede büyük tepkiler verebilir.
Daha az ge­lişmiş insanlar sınıfların ve kavramların kesin sınırlarla ayrıldı­ğı ve erkek-dişi, bencil-özgeci, yetişkin-çocuk, kibar-acımasız, iyi-kötü vb.'de olduğu gibi karşılıklı dışlayıcı ve uyumsuz oldu­ğu Aristocu bir dünyada yaşarlar. Aristocu mantıkta A A'dır ve onun dışındaki her şey A olmayandır ve ikilemler asla bağdaş­maz. Ancak kendini gerçekleştiren insan için A ve A olmayan birbirinin içinde erimiş ve bir olmuştur. Bir insan aynı zamanda hem iyi hem de kötüdür, hem erkek hem dişi, hem yetişkin hem de çocuktur. Tek bir doğrultuda ele alınamaz. Bir insan soyut­lanmış herhangi bir yönü hariç süreklilik içinde ele alınamaz. Bütünlükler arasında karşılaştırma yapılamaz.
Sayfa 45 - Kuraldışı Yayınları
Reklam
Son günlerde Kayserling, Ehebuch adlı yapıtında açık ve önemli bir sorunun varlığını ortaya koymuştur. Kayserling, çağlar boyunca evliliklerde yaşanan değişmez mutsuzluğa karşın insanları evliliğe itmeyi sürdüren şeyin ne olduğunu sorar. Bu soruya yanıt vermek için, ne bir çocuğa ya da kocaya duyulan "doğal" arzuya dönmeye, ne de, Kayserling gibi bunu metafizik şeylerle açıklamaya çalışacağız; büyük bir gönül rahatlığı ve kesinlikle, bizi evliliğe iten şeyin, çocukluktaki Oedipus durumundan kaynaklanan eski arzuların —babanın karısı olma, ona tamamen sahip olma ve ona çocuk verme arzusu— tümünün yerine getirilmesinde bulacağımız beklentiye eşdeğerde bir şey olduğunu söyleyebiliriz.
Gözyaşlarına aldanmıyoruz:)
Zira her ağlandığında, afacanın istediğine ulaşması büyük bir kolaycılıktır...
Sayfa 6 - PdfKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.