“Eski ve kapanmış bir çocuk kaçırma dosyası yeniden açılmış ve önüme gelmişti” diye devam ediyor hâkim bey. “O davadan yaklaşık dokuz yıl önce, İzmir’de ticaretle uğraşan, otuzlu yaşlarında Serdar Yolaçan’la eşi yirmi dokuz yaşındaki Sibel Yolaçan’m iki çocuğundan biri olan Ebru kaçırılmıştı. Kaçırılma olayı da şöyle olmuş: Bir haziran günü Sibel,
Aslında hiç kimse yeterince mala sahip olamamaktadır. Ama mülkiyete sahip olma tutkusu, bizi şiddet kullanmaya ve başkalarını açık ya da gizli biçimde sömürmeye itmektedir. "Sahip olmak" eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta, gücünün bilincine varmakta ve son aşamada fethetme, soyma ve öldürme yeteneklerinde bulmaktadır. "Olmak" ilkesinde ise mutluluk sevgide, paylaşmada ve vermededir.
"Sahip olmak" kökenli davranış biçimi mülkiyet ve kazanç temellerine bağlı olduğu için, iktidara ulaşmak, hatta ona bağımlı olmak tutkusundadır. Bir canlının egemenlik altına alınıp denetlenebilmesi ise, isteklerini kıracak bir şiddet kullanılmasını gerektirir. Özel mülkiyet de, mallarımızı, onları bizden almak isteyenlere karşı koruyabilmemiz için, yine belirli bir gücü ve iktidarı şart koşar. Aslında hiç kimse yeterince mala sahip olamamaktadır. Ama mülkiyete sahip olma tutkusu, bizi şiddet kullanmaya ve başkalarını açık ya da gizli biçimde sömürmeye itmektedir. "Sahip olmak" eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta, gücünün bilincine varmakta ve son aşamada fethetme, soyma ve öldürme yeteneklerinde bulmaktadır. "Olmak" ilkesinde ise mutluluk sevgide, paylaşmada ve vermededir.
Kurdukları arkadaşlıkların ve konuşmaların türü gibi, insanların başvurdukları zaman öldürme yöntemlerinin zavallılığını kanıtlar.Sohbet etme,oyalanma, eğlenme, her türden lüks tutkusu bu içsel boşluktan kaynaklanır.
Başkaları üzerinde iktidar sahibi olmak, tümüyle maddi anlamda üstün gücün anlatımıdır kuşkusuz. Bir başkasını öldürme yetkesi bendeyse, ben ondan "daha güçlü"yümdür. Ama ruhbilimsel anlamda, yetke tutkusu, güçlülükten değil, zayıflıktan kaynaklanır. Bireysel benliğin tek başına ayakta kalma ve yaşamını sürdürme yetisinden yoksun olduğunun anlatımıdır. Gerçek gücün olmadığı yerde ikinci bir gücü kazanma yolunda gösterilen umarsız bir çabadır.
Vahşi hayvan hicbir zaman hile, kin, nefret gibi duygularin yansidigi davranisi sergilemezdi. Karnı toksa, zevk için başka bir hayvani öldürmez. Zevk, kin ve nefret için öldürme tutkusu sadece insanlarda vardi...
Tahsin Bey gençliğinden beri ava çok meraklıydı. Kendini bildi bileli elinde tüfeği ormanlarda av peşinde koşuyordu. Bu ona öyle haz veriyordu ki, avcılık yapmadığı bir hayat düşünemiyordu.
Günlerden bir gün şafak sökerken yine ormana doğru yola çıktı. Hem şanslı, hem de atışları isabetli olduğu için günün ilk ışıklarıyla iki keklik avlamıştı.
Bir katil;kurtlar gibi kana susamışlığı ve öldürme tutkusu, kan dökmekten sapık bir lüks olarak zevk alması yüzünden katil olmuş bir yaratık, gerisin geri eylemsizliğe, aylaklığa düşemez.
_Bir insanı hiç bir sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu, gerçek sevgidir.
_Sevgi, etkin olarak, bir başka insanın içine girmektir. Bütünleşme sayesinde, kişi hem kendini bulur, hem de karşısındakini keşfeder. Böylelikle insanı çözmüş olur.
_İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmaz. Aldatmaz ve ağlatmaz. Çünkü aldatmak