"Şehre birlikte indik. Odasına çıktı. Ve köşkün holü iyice kalabalık olunca, arkasında beyaz ipekten bir Rus gömleğiyle merdivenleri indi. Tunç bir yüz, hemen içe dolan, fakat yaklaştığı kadar uzak, güvendirmeyici bakışlar. Beli, Rus gömleğinin kemeri gömülecek kadar ince, şüphesiz hiçbir erkek, İzmir'in fethi günlerindeki Mustafa Kemal kadar Tanrımsı ve soy bir güzellik bağlamamıştır."
Sayfa 517 - Falih Rıfkı AtayKitabı okudu
«Kutsal yıkanma yerinde onu gözetledikten sonra, Şridaman'ın sığır yetiştiricisi Sumantra'nın altın renkli kızına karşı duyduğu aşk, öyle ateşli ve öyle duygulu bir aşktı ki, Nanda'nın halka özgü tavırlarıyla alay edip eğlenmesine karşın, bu aşk tedavisi olmayan ölümcül bir hastalığa dönüşmüştü. Bu güçlü, acı veren ve aslında ince duygulu tutku hali, Şridaman'ın görür görmez saygınlık kazandırmaya çalıştığı baştan çıkarıcı bir görüntüye bürünmüştü; kısacası, duyguların güzelliği ve ruhun birleşmesinden doğan bu coşku, anlaşılacağı üzere onun bütün benliğini saran bir sorun haline geldi, bu her şeyden önce, Söz Tanrıçası'nın düşünce derinliği ve düş gücü yeteneğiyle donattığı Brahman'a özgü bir kafanın işiydi. Şridaman'ın bu kafaya bağlı nazik vücudunun, kafaya aynı değerde eşlik edemediğini evlilik yaşamı bize göstermişti.»
Sayfa 101
Reklam
Cansıkıntısı, sürenin özünün içinden görünmeden, onu bozmadan geçebilecek fosil havası taşıyan, ince, süzücü bir virüs şeklidir. İnce cansıkıntısı parçacıkları, nötrinolar gibi, süreyi iz bırakmadan çiziklerler - cansıkıntısının hiç canlı anısı yoktur. İşte bu yüzden, küçük aralıklar içinde yaşadığına göre de, her türlü, hatta coşku verici etkinliklerle üstüste gelebilir.
Sayfa 60 - AyrıntıKitabı okudu
Artık ne inanç, ne coşku, ne de sevgi kalmış yüreğinde. Sadece hüzünle karışık, tarifi zor ince bir duygu var .
Beni Anlamayışına Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına Irmaklar bilmediğin
Mehmet Aycı, Yetmeyen
Az çok aktığımız deniz Bir sığınak bizim için Oysa bin ırmak dökülür Denizlerine içinin... İnce, usul, eşli, coşkun Akışın mevsimin dili Oysa içimde bin ırmak Mevsimlerinin dilini...
Reklam
412 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.