Mehmet Akif bir şiirinde Cenab Şahabeddin'i ağır bir şekilde eleştirir. S. Nazif, Cenab'a "Âkif sana çattıktan sonra onu nasıl affettin?" diye sorar. Cenab şöyle cevap verir: "Âkif bir Çanakkale daha yazsın, istersen on defa daha küfretsin!"
Malum, 2. Abdülhamid'in, özellikle de 1880 sonrası iktidar döneminde gazeteler, dergiler, kitaplar, telgraflar, kısacası basın-yayın ve haberleşme araçları denetime hatta sansüre tabi tutulmuştu. Gazetelerin üzerine "Görülmüştür" kaydı düşülürdü. Kitapların dahi ancak kontrol edildikten sonra yayımlanmasına izin veriliyordu. Ancak bu baskılar siyasi yazılar ve ihtilal gibi içerideki muhalefeti tahrik eden haberler için geçerliydi. Bunların dışında yazı yazmak için son derece geniş bir alan kalıyordu. Eğitim, bilim, sanat, yayın dünyası, yeni kitaplar vs.
Öte yandan sansürün şöyle de bir faydası olduğu söylenebilir:
Yazıyı yazanın kimliği sansür kurulu tarafından soruşturulduğu için takma isimler yerine gerçek kalem erbabının imzaları ön plana çıkmış ve meydan Ahmed Rasim, Muhtar Sadık, Hüseyin Cahid, Ahmed Hikmet, Cenab Şahabeddin, Cevdet Paşa, Ahmed Midhad Efendi ve Şemseddin Sami gibi usta kalemlere kalmıştı.
Mehmet Akif bir şiirinde Cenab Şahabeddin'i ağır bir şekilde eleştirir. Süleyman Nazif, Cenab'a "Âkif sana çattıktan sonra onu nasıl affettin?" diye sorar. Cenab şöyle cevap verir: "Âkif bir Çanakkale daha yazsın, istersen on defa daha küfretsin!"