Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
AKINCILAR ?..
*Gaza kim ettiler Allahu ekber Dediler her nefes Allahu ekber* Aşıkpaşazâde'nin, dillerinden bir nefes dahi Allahu Teâla'yı düşürmeyen ve onun uğrunda gazâdan başka bir iş düşünmeyen yiğit dilâverler diyerek övdüğü Osmanlı akıncıları, hafif süvari birliklerindendir. Temelinin Osman Gazi zamanında Köse Mihal tarafından atıldığı rivayet olunur. Uç
Sayfa 61 - Kartal Kanatlı YiğitlerKitabı okudu
Osmanlı pâdişahlarının, seçkin ulemâ, şeyhler, şâir veya münşîlerden musâhib veya nedîm denilen kişisel danışmanları olurdu. Pâdişahlar yetişme çağında hocalardan ders alırlardı. Başhocalar (Hoca Sa’deddîn, Ömer Efendi gibi) sultanlar üzerinde üstün nüfuz sahibi olmuşlardır. Özel eğitimciler, şehzâdenin kültürlü, zarif, civânmerd bir Osmanlı çelebisi olarak yetişmesini sağlardı. III. Murad’dan ( 1574-1593) sonra, Kafes şehzâdeleri mutaassıp hocalar, bilgisiz musâhibler ve câriyelerle vakit geçirmiştir. Klasik Doğu kültürü yerine, yalancı Şeyh Şucâ’, Cinci Hoca veya Müneccimbaşı Hüseyin gibi üfürükçü ve sahtekârlara inanmışlar, sultanlara böyle kişiler akıl hocalığı yapmışlardır.
Reklam
Mevlana siirlerinde rint bir şair olarak,Seriat ölçülerini zaman zaman aşarsa da, temelde bir Şeriat adamı olarak kalmıştır Özellikle Mesnevi de, bir Kur'an yorumcusudur.Öyle denildiği gibi hoşgörüden yana değildir; tam tersine, felsefeyi yasaklar. Sonra din ve mezhep ayrımı yanında ırk ve ulus ayrımı da yapar. Türk'ü ve Hintli'yi kötüler. Onun "aşk" ve "insan sevgisi"nden bahsederken bunları göz önünde tutmalı. Toplumda en yukarıda gördüğü, şeyhler, ermişler, padişahlar, varlıklılardır; alt katta ise halk ve köylüler vardır ve kötüler onları. Bu yanlarıyla tipik bir egemen sınıf sanatçısıdır.
Sayfa 359 - SayKitabı okudu
Parlak siyasî ve askerî başarıları, teşkilatçılığı ve kanun koyuculuğu gibi çok bilinen özellikleri yanında Fatih Sultan Mehmed aynı zamanda Osmanlı ülkesinde ilim, kültür ve sanat çalışmalarında yeni bir çığır açarak, Osmanlıda bilim rönesansının da gerçek kurucusudur. Kendisi de şair olan Fatih şiirlerinde "Avni" takma adını kullanırdı. Bilim ve sanat adamlarına verdiği destek ve değer dolayısıyla İstanbul onun zamanında, Doğu ve Batı kültürünün buluştuğu en önemli merkez konumuna gelmiştir.
Sayfa 211 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Padişahlar meclisinde; sol tarafta yiğitler, bahadırlar, kahramanlar oturur; çünkü kalp vücudun sol tarafında bulunur. Defterdarlar, hesap memurları, katipler, şair ve edipler padişahın sağında yer alırlar, zira yazı yazmak ve iş yapmak sağ elin işidir. Sofilere padişahlar karşılarında yer verirler. Çünkü onlar can aynasıdır, ayna da insanın karşısında olmalıdır.
Sayfa 63
Fatih Sultan Mehmed (1451-1481)
... Fatih Sultan Mehmed, büyük bir kumandan, siyaset ve devlet adamı, teşkilatçı, kanun koyucu, diplomat, şair, ilim ve sanat adamlarının samimi hamisi ve destekleyicisi, Osmanlı rönesansının ilk temsilcisi, büyük bir proje adamı ve strateji uzmanıdır. İlk çağlardan beri birçok kavim/millet tarafından kuşatıldığı hâlde bir türlü düşürülemeyen Konstantiniyye/İstanbul gibi çok sağlam bir kaleyi aldığından dolayı tarih ona 'fatih' ünvanını verdi. Yeniden imar ettiği şehr-i İstanbul'a İslam şehri kimliği kazandırdı. Doğulu-Batılı bilim ve sanat adamlarını başşehir İstanbul'da buluşturarak, bu tarihî şehri bilim ve sanatın cazibe/çekim merkezi hâline getirdi. O, bütün bu üstün özellikleriyle Osmanlı dünya devletinin/imparatorluğunun gerçek kurucusu, Türk ve dünya tarihinin eşsiz değerlerinden biri, büyük bir tarihî kişilik...
Sayfa 226 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Demektedir ki şair:" padişahlar gibi hayat süren bir yoksulum ben, muhteşem bir dilenciyim."
Sayfa 107Kitabı okudu
İnsanlarla iyi geçinebilmek herkesin harcı değildir. Çünkü insan, insan olmanın dışında neredeyse her şeyi yapar.Ve bütün bu yapılanları istinaden, kendisine karşı yapılmış olan bir kötülüğe, kötülük ile cevap vermemek, sabırlı davranmak, yalnız insan sevgisi ile mümkün olsa gerek. Ancak içinde sevgi bulunduran her insanda sabırlı değildir. Tıpkı
Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail Safevi
Yavuz Sultan Selim, devletler arası ilişkilerinde de şiirin diline önem vermiştir. Safevi Sultanı Şah İsmail'le kılıcından önce sözleri ile çarpışmıştır. Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail'i yener Ardından o meşhur şiirini yazar: Sanma Şahım/Herkesi Sen / Sadıkhane/Yar Olur Herkesi Sen/Dost mu Sandın / Belki ol/ Ağyar Olur Sadıkhane/Belki ol/ Alemde/ Serdar Olur Yar Olur/Ağyar Olur / Serdar Olur/Dildar Olur (Tabi ki bu dizeler harika bir vezn-i aher örneğidir.)
Sayfa 57 - Anonim YayıncılıkKitabı okudu
Yıldırım Bayezid ve Cem Sultan
Cem Sultan, ağabeyi Sultan II. Bayezid'e yazdığı bir şiirinde ona şöyle seslenmişti: Sen bister-i gülde yatası şevk ile handan, Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebeb ne (Sen gül döşenmiş yatakta neşeyle gülerek yatarken, ben zahmet ve eziyet içinde küle batayım,neden) Sultan II. Bayezid ise şöyle cevap vermişti: “Çün rüz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet, Takdire rıza vermeyesin böyle sebeb ne, Haccaci'l-Haremeynüm deyüben da'va kılarsun Ya saltanat-i dünyeviye bunca taleb ne" (Bize ezelden saltanat kısmet imiş, sen ise kadere rıza göstermedin buna sebep ne, Hacca gittin kendini temizlemek davasına düştün, peki dünya saltanatı için bunca hırs niye.)
Sayfa 48 - Anonim YayıncılıkKitabı okudu
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.