bazen vatan…
bazen bir gaye-yi hayâl uğruna
kardeş kardeşi vurmuş,
insan insanı boğmuş insan kanında.
henüz bıyığı terlememiş bir oğul getirmişler bembeyaz kefeniyle,
elleri ayakları yok, kurşun yarası kızıl karanfil gibi açmış alnında
delikanlılara ölümü hiç yakıştıramadım…!
.
hiroşima ne ki, bütün gönderip
parçaları gelen oğlu yerine ölmek isteyen ana yüreğinin yanında
düşündüm, şu deniz hangi ananın gözyaşı, bu insan çölünün ortasında
.
hangi buluta baksam çığlık yağıyor
hangi ananın kapısını çalsam…
acı biriktiriyor, ölüm sağıyor
oysa hangi ana günahkârdır, cennet ayağının altında?
analara ölümü hiç yakıştıramadım…!
Ertelediğiniz bir durumu düşünün. Bir parçanız harekete geçmelisin derken diğer parçanız ertelemek için direnmektedir. Hangi parçanın üstün geleceğini belirleyecek olan şey, acı ve zevki bu parçalara nasıl kodladığınız olacaktır.
Buradan alın beni! Fırtına gibi hızlı bir troyka verin bana! Otur, arabacı, çal çıngırağımı, kanatlanıp uçun atlar, götürün beni bu dünyadan! Uzaklara, çok uzaklara, hiçbir şeyin, hiçbir şeyin görünmedigi yerlere. İşte gökyüzu karşımda yükseliyor, küçük bir yıldız parıldıyor uzaklarda; koyu ağaçlarıyla ve ayla birlikte geride kalıyor orman; mavi bir sis seriliyor ayaklarımın altına; sisin içinden müzik sesi geliyor; bir tarafta deniz, diğer yanda İtalya ; işte Rus köyleri de görünüyor. Şu uzakta görünen benim evim mi? Pencerede oturan annem mi? Anacığım, kurtar şu zavallı oğlunu! Şu ağrıyan başına bir damla gözyaşı dök, bak oğluna nasıl eziyet ediyorlar! Bas bağrına zavallı yetimini! Dünyada gideceği yer yok! Her yerden kovuyorlar! Anacığım! Acı şu hasta yavruna!. Bu arada, Fransız Kralı'nın burnunun altında bir şiş olduğunu biliyor musunuz?"
***
Aslında her acı: "Uyan, kendini, Hakikâti hatırla. Sen sadece nöron yığını değilsin..." diye bağıran Ruhunun çırpınışından başka bir şey değildir.
***
Gözyaşlarımı yapayalnızken deniz kıyısındaki kumlara gömsem daha iyi olmaz mı? Ama ben asla ağlamadım, çünkü gözyaşları düşüncelere dönüştü, gözyaşları kadar acı düşüncelere.
(3 yaş 3 aylık bir kız çocuğu, ilk deniz yolculuğunu yapıyor. Yolculuğun sonunda gemiyi terk etmek istemiyor ve acı acı ağlamaya başlıyor. Yolculuğun kısa sürdüğünü düşünüyor.
Ertesi sabah şunu anlatıyor: "Dün gece denizde yolculuk yaptım." S.54)
Rüyanın uyarıcı arzusu şöyle: "𝐷𝑒𝑛𝑖𝑧𝑑𝑒 𝑦𝑜𝑙𝑐𝑢𝑙𝑢𝑘 𝑦𝑎𝑝𝑚𝑎𝑘 𝑖𝑠𝑡𝑒𝑟𝑑𝑖𝑚." Rüyanın içeriği ise şöyle: "𝐷𝑒𝑛𝑖𝑧𝑑𝑒 𝑦𝑜𝑙𝑐𝑢𝑙𝑢𝑘 𝑦𝑎𝑝𝚤𝑦𝑜𝑟𝑢𝑚." Demek ki görülen rüya ile gizli rüya düşünceleri arasındaki bu farklılığın, gizli rüya düşüncesinin bu çarpıtmanın -bu yaşanmış olay olarak düşüncenin değişimi- basit sayılabilecek çocuk rüyalarına kadar dayandığı anlaşılıyor. 𝐑𝐮̈𝐲𝐚𝐧𝛊𝐧 𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦𝐥𝐚𝐧𝐦𝐚𝐬𝛊𝐧𝐝𝐚 𝐨̈𝐧𝐜𝐞𝐥𝐢𝐤𝐥𝐞 𝐛𝐮 𝐤𝐮̈𝐜̧𝐮̈𝐤 𝐝𝐞𝐠̆𝐢𝐬̧𝐢𝐦𝐢𝐧𝐢 𝐬𝐨𝐲𝐮𝐭𝐥𝐚𝐦𝐚𝐤 𝐠𝐞𝐫𝐞𝐤𝐢𝐫.
Sayfa 57 - CEM YAYINEVİ 3. Basım: Ağustos 2016 çevr. A. Can İdemenKitabı okudu