"---Bu lanet olası çocuk başımıza sadece dert açacak!
Ailemde uyandırdığım tiksintiyi belli eden bu sözler
karşısında, korkunç bir güvensizliğe kapıldım.
Okulda da, evde olduğu gibi içime kapandım."
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bunca yıldır ne kadar da rahattım. Sakin sakin yaşarken... Artık evleniyorum! kim bilir ne dertler bekliyor beni: Afacan, hırçın oğullarım olacak:kız olursa büyütmesi, ayrı evlendirmesi ayrı dert... İyi birine varırsa ne ala, ama ya sarhoşun tekin veya bütün parasını kumara yatırmaya hazır birine düşerse halimiz ne olur?
Sayfa 76 - Türkiye İş Bankası _Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Bu iki kalp içerdiği şeyi birbirine boşalttı; bir saat sonra genç kız delikanlının, delikanlı genç kızın bütün hallerini ve fikirlerini, bütün arzu ve emellerini biliyordu. Sanki ruhlarını, kalplerini takas etmişlerdi. Bu halde birbirine nüfuz ettiler, bağlandılar, mest oldular.
Artık söyleyecek söz, açacak sır, dökecek dert kalmadı; herşey söylendi ve açıldı.
Cosette güzel başını delikanlının omuzuna dayayarak sordu:
- İsminiz nedir?
- İsmim Marius; sizin?
- Cosette.”
Atatürk sağ olsaydı bugünkü iç politikamız, herhalde onun büyük otoritesi sayesinde, şimdi içinde bocalandığımız kargaşalık duruma yol açacak güçsüzlüğe düşmezdi.
"Resimdeki kim?" diye sordu oğlan.
"Cebelavi," dedi Ümmü Bekatir.
"Onu gören var mı?"
"Hayır, bu nesilden hiç kimse görmedi onu," dedi Cevat. "Cebel bile onu çölün karanlığında iyice görememiş, ama ressam onu hikayelerdeki tariflerine göre resmetmiş."
"Kendi soyundan gelen insanlara neden kapılarını kapatmış?" diye sordu Rıfat, içini çekerek.
"Yaşlılıktan diyorlar. Zamanla ona ne olduğunu bilemeyiz ki! Allah şahidimdir, kapılarını açacak olsa, bu sokaktaki hiç kimse
onun o sefil evinde kalmaz."
"Peki, siz ... "
"Onu kendine dert etme," diye araya girdi Ümmü Bekatir. "Sokağımızın insanları vakfın sahibinden söz etmeye başladığında, vakfın kendinden söz ederler, sonuç da bir trajedi olur."
Ne diyeceğini şaşıran Rıfat başını salladı. "Nasıl olur da bu kadar muhteşem bir ceddi kimse kendine dert etmez?"
"Onun yaptığı gibi yapalım, o da bizi kendine dert etmiyor."
Bir kadın kırk yılda bir yabancı dil öğrenir, eğitim için yurtdışına gönderilir ve doktor ünvanıyla geri dönerdi; fakat bu, başıboş bırakıldılarında başınıza mutlaka dert açacak olmaları dışında bir şey kanıtlamazdı.
Derslik gerçekten. Öyküyü kesitledim tabi ki... Tamamını da okuyunuz.
Bizim şanlı tarihimizde anlam ve önemi çok büyük olan kutsal günlerimiz pek çoktur. Ama bu şerefli ve büyük günlerimizin en büyüğü, hiç kuşkusuz, 19 Şubat günüdür...
***
Değerbilir ulusumuz, 19 Şubatçıların canlarını tehlikeye atarak tarihimize altın harflerle geçen en büyük sayfayı kazandırmış olduklarını elbet bilmektedir...
***
...ve bu zafer