Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İsa, Spinoza'ya benzer şekilde kişiliğin olguluğunu gösterir
Spinoza'nın tutku, yani uygun olmayan bir fikre dayanan, dolayısıyla yönü kötü ta­yin edilmiş bir arzu olarak adlandırdığı şeye İsa, İbranice­ de "hedefini şaşırmış" anlamına gelen "günah" adını verir. Yüzyıllar içerisinde Hıristiyan geleneği yerleştikçe "günah", ezici bir ahlak anlayışının -Kilise'nin belirlediği, bazıları bizi güya doğrudan cehenneme götürecek olan, sonu gelmeyen günah listelerinin- yükünü taşıyan suçlayıcı bir kelime ha­line geldi. İncil'de böyle bir şey yoktur. İsa kimseyi ne yar­gılar ne suçlar. Zina yapan kadını taşlanmaktan kurtardık­ tan sonra ona ettiği "Seni yargılamıyorum. Git ve bir daha günah işleme" sözünü bir Spinozacı "Arzunda büyü, onu yeniden yönlendir ve bir daha hedefi şaşırma" şeklinde ifa­de edebilir. Yuhanna'ya göre yargılamayan ve suçlamayan, onun yerine kurtaran ve ayağa kaldıran Mesih hep böyle davranmıştır: "Tanrı, oğlunu dünyaya, dünyayı yargılasın diye değil kurtarsın diye gönderdi." İsa -Spinoza'ya benzer biçimde- hiçbir zaman "Bu iyi" veya "Bu kötü" demez, daha ziyade "Bu doğru", "Bu yanlış", "Bu seni büyütür" veya "Bu seni küçültür" der. Ayrıca ahlaken kınayarak ez­mek yerine sevgi dolu bir bakış veya hareketle, muhatapla­ rının ayağa kalkmalarına yardım eder.
"İnsan doğası kavramı, hiçbir zaman açık ve seçik bir kavram haline gelmemiş olsa bile, kimi zaman, insan haklarını veya etik-hukuksal normları temellendirmede bir araç olarak da kullanılmıştır. Her türlü ahlak normunun ana kaynağı olarak anlaşıldığında, doğa fikrinin güçlü bir etkisinin olduğu açıktır. Doğanın bizi bir şey yapmaya zorladığını keşfedersek, çoğumuz kendisini güçlü bir biçimde baskılanmış hisseder ve bunu yapmaya çok kolay ikna oluruz. Bu nedenle, doğayı her türlü normun ana kaynağı olarak görenler için, doğa, burada kabul edilen anlamda, bir normun temellendirmesine dayanak olur. (Gorecki 1996: 25)."
Reklam
Gürpınar, II. Meşrutiyet döneminin ilerici akımlarına ayak uydurmuş ve Türkiye'de iktisat, ahlak ve din alanlannda köklü değişiklikler öngören ama tutarlı olmayan birtakım düşünceler geliştirmişti. Aydınlanma felsefesi, Marksizm, Nietzsche ve Schopenhauer'ın bir arada yoğrulduğu bu "yüksek felsefe" zamanla daha karamsar bir nitelik kazanmış ve Gürpınar sonunda dünyaya küserek kendi köşesine çekilmiştir.
Sayfa 131 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Euripides'in ahlak felsefesi içinde tartıştığı iki önemli husus dıkkatimizi çeker. Bunlardan birincisi ahlaki eylemlerimiz ve davranışlarımızı öğrenme yoluyla mı elde ederiz yoksa iyi eylemler genetik olarak doğuştan mı kazanılır sorusudur. Bu sorunun cevabı, Euripides'in Hekabe eserinde karşımıza çıkmakta olup, irsiyet mi üstün yoksa terbiye mi? sorusuna o, irsiyet demektedir.
Sayfa 128 - Kardelen YayınlarıKitabı okudu
Örnekler/öneriler
Savaşın felsefesi, onu hayat ve yaşam tarzı olarak ele almak; mantık, ahlak, edebiyat ve sanatsal bir dille anlatmaktır. Örneklerin bazıları şunlardır: • Lev Nikolayeviç Tolstoy, Savaş ve Barış • Mihail Şolohov, Durgun Don • Ernest Hemingway, Silahlara Veda • Erich Maria Remargue, Batı Cephesi'nde Yeni Bir Şey Yok •Konstantin Simonof, İnsan Asker Doğmaz • Henri Barbusse, Ateş • James A. Michener, Andau Köprüsü • Guy Sajer, Askerin Öyküsü • Alistair MacLean, Neretva Cehennemi • An Duk, Şafakta Kazandık Zaferi • Viktor Nekrasov, Stalingrad Siperlerinde • İlhan Tarus, Vatan Tutkusu • Şemsettin Ünlü, Toprak Kurşun Geçirmez • Osman Pamukoğlu, Cehennemdere Kanyonu
Sayfa 92 - İnkılâp Kitabevi 8.BaskıKitabı okudu
Doğal türde en kusursuz felsefe bile cehaletimizi ancak bir süre daha savuşturur;en kusursuz nitelikteki ahlak felsefesi ya da metafizik ise ancak cahilliğimizin daha büyük parçalarını keşfetmemize hizmet eder.Bu yüzden insanın körlüğünün ve zayıflığının gözlemlenmesi her türlü felsefenin sonucudur ve bundan ne kadar kaçmaya ya da sakınmaya çalışırsak çalışalım her dönemeçte bizi bulacaktır .
Reklam
Emma Goldman'ın anarşizmi
Ben Anarşizm'in barışın yegane felsefesi olduğuna, insan hayatına başka her şeyin üstünde değer veren yegane toplumsal ilişkiler teorisi olduğuna inanıyorum. Bazı Anarşistlerin şiddet eylemlerine girişliklerini biliyorum, fakat böyle eylemleri tahrik eden etkenin Anarşizm değil, korkunç ekonomik eşitsizlikler ve büyük siyasal adaletsizlikler
°•○● Gerek ahlâk,din,metafizik ve diğer ideolojiler ve gerekse bunlara uygun düşen bilinç biçimleri daha uzun süre bağımsızlık görünümlerini koruyamazlar
Sayfa 50 - Dorlion YayınlarıKitabı okudu
Ahlak, bireydeki sürü içgüdüsüdür.
Sayfa 74 - Maya yayıneviKitabı okudu
Tarih okumak insanı bilge, şiir okumak zeki, matematik ilmini okumak ise ağırbaşlı kılar; doğa felsefesi yargıyı derinleştirir, ahlak felsefesi ise davranışlara ağırlık katar; diyalektik ve retorik dikbaşlılık ve tartışmada kıvraklık kazandırır
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.