Kışla, kayıtsız şartsız bir disiplini aşılamaya yarayan üniformanın bir uzantısıdır. Aynı şey, bugün içinde yaşadığımız mekanlar içinde geçerli. Bizler, içinde yaşadığımız yüzyılda, apartman kışlalarında oturan siviller haline geldik.
"Bu ülkede kendi istekleri dışında çalıştırılan kaç tane seks kölesi olduğunu biliyor musunuz? Sözde uygar ülkemizde? En azından elli bin. Fahişelerden söz etmiyorum. Bunlar köle; kendi istekleri dışında çalıştırılıyorlar. Birleşik Devletler'e getirilen binlerce kız ortadan kayboluyor. Görünmez kadınlar hâline geliyorlar. Hepsi büyük şehirlerde, küçük kasabalarda aramızdalar. Genelevlerde gizleniyor, apartman dairelerine hapsediliyorlar. Ve var olduklarını bile çok az kişi biliyor.."
Sayfa 356 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Üstümden parça parça attığım bütün gerginlik tek bir parça olarak bir seferde yeniden üstüme yapıştı. Tanıdık sıkıntılar, üzerimde emanet gibi duran huzurun yerini almıştı tekrar.
Hiçbir şey üretmeyip üretilenleri tekrarlamak tüketmişti bizi.
Mutlu da değildim, mutsuz da… Tuhaf, çocuksu bir heyecan vardı içimde.
GAZETENİN BİR HAFTASI: KÜBİTEM için tutulan daire Devlet gazetesinin en lüks bürolarından birisi idi. Apartmanın girişi Bayındır sokaktandı ama salonu Meşrutiyet caddesine bakardı. Üç oda ve bir salondan oluşan büronun bir odası sırf Dündar Taşer'e tahsis edilmişti. Dündar Taşer misafirlerini burada karşılar görüşür, sohbetlerini burada
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.