Bireyin fizyolojik olarak yaşamda kalmasını sağlayan ihtiyaçlardır. Boeree (2006) bu ihtiyaçları; oksijen, su, protein, tuz, şeker, kalsiyum, diğer mineraller ve vitaminler ile ısı, hareket etmek, dinlenmek, uyumak, acıdan kaçınmak, cinsellik olarak sıralamıştır. Yemek ihtiyacı bunların içinde en güçlü olanıdır. Bir başka ifadeyle ölmekte olan bir
Doğanın üreticiliğine saygımız var. Ona saygısızlık yapmak istemiyoruz. Tarlayı süreceksin, ekeceksin, hasat zamanı toplayacaksın. Emek vereceksin. Ekmeğe basmayız, çünkü emeğe saygımız var.
Bu ekmek işbirliğinin ürünüdür, biz iş birliğine saygı duyarız. Sabır olmadan bu ekmeği elde edemezsin, üretmek sabır gerektirir. Ekmeği yerde görürsek yerden alır, öper başımıza kor, sonra onu bel hizasında yükseklikte bir yere koruz; üzerine basılmayacak ve aç olan birinin görebileceği bir yerde olacak. İşte bunun adı empati, yani halden anlamaktır.
… Doğanın üreticiliğine saygımız var. Ona saygısızlık yapmak da istemiyoruz.
Tarlayı süreceksin, ekeceksin, hasat zamanı toplayacaksın. Emek vereceksin. Ekmeğe basmayız, çünkü emeğe saygımız var.
Bu ekmek işbirliğinin ürünüdür, biz işbirliğine saygı duyarız.
Sabır olmadan bu ekmeği elde edemezsin, üretmek sabır gerektirir.
Ekmeği yerde görürsek yerden alır, öper başımıza kor, sonra onu bel hizasında yükseklikte bir yere koruz; üzerine basılmayacak ve aç olan birinin görebileceği bir yerde olacak. İşte bunun adı empati, yani hâlden anlamaktır…
Ayak altındaki bir lokma ekmeğe saygı duyan bir kültür, ayak altındaki insana nasıl olur da duyarsız kalırdı. O aziz yaratılmış, ince dıygularla donatılmış insan yavrusu bir ekmek kırıntısından daha mı az değerliydi?
Delinen böğrüme bir sed ger
'yapmayın yapmayın' çığlıkları Güneş doğsun mu doğmasın mı kararsızım Başlarını bana çevirmiş büyük baş hayvanlar londra moskova vaşington berlin pekin hava cereyanları sarsılan ikindiler korkularımız intihar dönemlerinde kötü bir alışkanlık peyda olmuştur bağ budama hasat zekât evlenme hoş görme Buğday ve ekmeğe saygı göreneğine doğru
- Ince bir düşman yönelmiştir
- Hayır içimizden yönelmiştir
-Oh oh dıştan yönelmiştir
- Dıştan ve içten mi yönelmiştir
-Ne yönelmiş ne yönelememiştir
- Yönelememiş önele Miş
'Ey örtülerle donatılmış Mustafa'
/-Oğlum sen artık şarapnel gibi yağmalısın düşmanı güzelce vurmalısın
• Ey ümmetim,ekmeğe karşı saygı duyun.Çünkü Allah ona ikram etmiştir.Kim ekmeğe ikram ederse, Allah da ona ikram eder.
• Ekmeğe ikram edin.O gök ve yerin bereketlerindendir.Sofradan düşen ekmek kırıntılarını her kim yerse günahları bağışlanır.
İçimizde yaşattığımız değerler var. "Günah da ondan basmıyoruz," deniyor ama ben ekmeğe basmama davranışının altında yatan gizil değerleri görebiliyorum. Nedir gördüğüm yaşayan gizil değerler:
Doğanın üreticiliğine saygımız var. Ona saygısızlık yapmak istemiyoruz. Tarlayı süreceksin, ekeceksin, hasat zamanı toplayacaksın. Emek vereceksin. Ekmeğe basmayız, çünkü emeğe saygımız var. Bu ekmek işbirliğinin ürünüdür, biz işbirliğine saygı duyarız. Sabır olmadan bu ekmeği elde edemezsin, üretmek sabır gerektirir.
Ekmeği yerde görürsek yerden alır, öper başımıza kor, sonra onu bel hizasında yükseklikte bir yere koruz; üzerine basılmayacak ve aç olan birinin görebileceği bir yerde olacak. İşte bunun adı empati, yani hâlden anlamaktır.
Dini tören, o inanç çağlarına has görkemli bir ciddiyetle gerçekleşiyordu, ama ihtiyar adam inançlı değildi. Kyrie'nin acılı haykırışlarıyla Tanrı'dan merhamet dilemedi; Gloria in exelsis ile gökyüzünün cömertliğine övgüler düzmedi; İncil' in okunması onu dünyevi düşüncelerden çekip çıkarmadı ve Credo'nun Katolik saygı ifadelerine katılmayı unuttu. Bu kibirli ihtiyar kıpırdamadan duruyordu, taştan bir heykel gibi duygusuz ve sessizdi; hatta ekmekle şarabın İsa peygamberin etiyle kanına dönüşmesi mucizesini haber veren küçük çan çaldığı sırada da eğilmedi, rahibin cemaat mensuplarının başlarının üzerinde havaya kaldırdığı mukaddes mayalı ekmeğe dimdik baktı.
Ekmeğe basmayız çünkü emeğe saygımız var. Bu emek işbirliğinin ürünüdür, biz işbirliğine saygı duyarız. Sabır olmadan bu ekmeği elde edemezsin ,üretmek sabır gerektirir. Ekmeği yerde görürsek yerden alır , öper başımıza kor, sonra onu bel hizasında yükseklikte bir yere koruz, üzerine basılmayacak ve aç olan birinin görebileceği yerde olacak. İşte bunun adı empati yani halden anlamaktır. Beş önemli değer saydım. Yüzyıllar içinde biz bütün bu değerleri geliştirmişiz ve ekmek bütün bunların temsilcisidir.