bütün o çılgınlıklardan sonra ah yazık
inanasım gelmiyor, akıllanmışım
sanki “o” bende ölmüş ve ben bu yüzden
yorgun, suskun ve bomboşum
her an sorup duruyorum aynaya kederli
neyim artık, neyim gözünde
ve aynada görüyorum ki, ah
eski benden kalmamış bir gölge bile
yol aramıyorum gündüzün şehrine
kuşku yok ki bir mezarın derinliklerinde uykudayım
cevherim var fakat onu korkudan
gönlümün bataklıklarında saklamaktayım
gidiyorum… ama sormuyorum kendime
yol nerede?… menzil neresi?… amaç nedir?
öpücük veriyorum fakat kendimden habersizim
bu divane gönlümün tanrısı kimdir?
“o” bendeki adam ne olduysa ansızın
gözümde başkalaştı, değişti
sanki gece, soğuk elleriyle
takatsiz ruhumu alıp gitti
Belli belirsiz bir şehvetle,
Pişmanlıkla dolu bakışları,
Esrik bir renk almıştı.
Gözlerine baktım, dedi ki:
Almalısın aşktan payını.
Bir gölge uzandı bir gölgenin üstüne.
Sır besleyen gecenin zulasında,
Bir soluk yaladı bir yüzü.
Bir öpücük alevlendi iki dudak arasında.
-“Sevgili gölge resim! Onu sana geri veriyorum, Lotte, ve ona değer vermeni diliyorum. Binlerce, binlerce öpücük kondurdum ona, evden çıkınca, eve gelince, bin selam verdim.”
gözlerine baktım, dedi ki:
almalısın aşktan payını
...
bir gölge uzandı bir gölgenin üstüne
sır besleyen gecenin zulasında
bir soluk yaladı bir yüzü
bir öpücük alevlendi iki dudak arasında.